Türkiye Cumhuriyetinin kurucusu M. Kemal Atatürk ün aramızdan ayrılışının 76. yılında onu özlemle anarken, onun hatırası önünde saygı ile eğiliyoruz. M. Kemal Atatürk ün ölümünden sonra doğduğum için onu hayatta iken göremedim. Fakat onun koyduğu ilkeleri benliğimde hissediyorum. Kendisini hayatta iken görmemiş olmama rağmen, onu bizatihi gören insanlardan onun hakkında birçok anı dinledim ve okudum. O insanlarda bugünkü gibi, aleyhinde konuşanlara da rastlamadım. Onun hakkında hep sitayişkâr olarak bahsettiler. Elbette, bütün bunları o hak ediyordu, yapılanları da Türk halkı olarak herkes görmüştü. Hakkında çıkarılan birçok ölüm fermanına rağmen, ölümü göze alarak bu ülkenin, bağımsızlığı için çalışmış, savaşmış ve Hür Müstakil T. Cumhuriyetini kurmuştur. Sadece, bu onun ölümsüzlüğünü ortaya koymakta ve ona ne kadar minnet duysak azdır.
Özellikle, belirli bir tarihten sonra ise önce fısıltı halinde, daha sonra ise seslerini yükselterek ve zamanımızda ise, ağız dolusu hakaretlerle ona küfür edenler bulunmaktadır. İşin tuhaf tarafı, tarih bilgisinden mahrum olan birçok kişi, 5816 sayılı, 25/7/1951 tarihinde çıkarılan, M. Kemal Atatürk ü koruma kanunun kendisi tarafından çıkarıldığını ifade etmektedir. Bu tarihte Demokrat Parti iktidardadır ve bu kanun onlar tarafından çıkarılmıştır. Atatürk e çok yakın olan birçok kişi böyle bir kanunun uygun olmadığını çıkarılmaması gerektiğini söylemesine rağmen kanun çıkarılmıştır. Açıkça ifade etmek gerekir ise, bu kanun Atatürk ün ve CHP iktidarda olduğu dönemlerde çıkarılmamıştır. Muhtemeldir ki, ona bu kanun ile koruma getirilerek, korunmaya muhtaç birisi olarak lanse edilmek istenmiştir. Bu sebepten birçok insan da ona hakaret etmekten hüküm giymiştir. Bana göre, onun korunmaya ihtiyacı yoktur. Her demokratik ülkede olduğu üzere, hakaretamiz kelimeler kullanmamak şartı ile tenkit edilebilir ve eğer hatalı bir icraatı varsa tenkit edilmelidir. Yalnız, zamanımızda tenkitler o boyuta varmaktadır ki bunlar akıl ve insaf hudutları içinde değildir. Kimileri, İstiklâl savaşını sadece Sütçü İmam(1871-1922) ın önderliğinde Kahramanmaraş ta Fransızlara karşı kazandığı savaş olduğunu, onun sayesinde Türkiye nin kurtulduğunu ve İngilizler tarafından Cumhuriyetin kurulmasına izin verildiğini ifade etmektedir. Burada şunu zikretmek gerekir ki, Sütçü İmam ve diğer milli kahramanlarımızın önünde saygı ile eğiliriz. Onlara minnet ve şükranlarımız sonsuzdur ve onlara Allah tan rahmet dilerim. İstiklâl savaşı onun gibi imanlı ve milletinin hür yaşaması için canını feda etmekten bir an bile geri kalmayan kahramanlar sayesinde gerçekleşmiştir. Onlar bir bütünün cüzlerini meydana getirmişler ve bu ülke başta M. Kemal Atatürk olmak üzere, kahraman silah arkadaşları ve şehitlerimizin kanları üzerine inşa edilmiştir. Olayı bir bütün olarak görmediğimiz takdirde, M. Kemal Atatürk ü bir tarafa bıraksanız bile, bu İstiklâl Savaşı’nda canını veren şehitlerimize hakaret olmuyor mu? Kaldı ki, M. Kemal Atatürk, hiçbir zaman kazandığı zaferleri kendine mal etmemiştir. Zaferin Türk milletinin eseri olduğunu ortaya koyarak, onu Türk gençliğine emanet etmiştir. Açık olarak ortada olan diğer bir gerçek ise, 23 Nisan 1920 de TBMM kurulduktan sonra, M. Kemal Atatürk ün ölümüne kadar olan dönemde, bütün kanunların TBMM den çıktığını görüyoruz. Bunun yanında, TBMM den her zaman hürmetle bahseden kendisisidir. Zira, milletin seçtiği bu insanlara her zaman saygıda kusur etmemiştir. Onları milletin temsilcileri olarak görmüştür. Ayrıca, ilk Meclis’teki tutanakları ve konuşmaları lütfen inceleyiniz. Tenkit ve eleştirilerin nasıl yapıldığını, saygı çerçevesinde yapıldığını göreceksiniz. Oylamalarda, parti başkanının veya liderin yönünde oy kullanmak da yoktur. Zira, bu 372 milletvekili kelleri koltuklarının altında olarak Ankara da toplanmışlardır. Onlar ülkenin düşmanın çizmeleri altında olmasından rahatsızdır ve bu uğurda canlarını feda etmek için orada bulunuyorlardı. Allah tan başka kimseden korkuları olmayan bu mangal yürekli milletvekillerinin sayesinde ülkemiz kurtulmuş ve düşmanlar denize dökülmüştür. Ülkenin kuruluşuna iman eden bu büyüklerimize Allah tan rahmet diler saygılarımı sunarım.