Felaketin ertesi günü
önceden planlanmış bir yurt dışı gezisi
nedeniyle
Samsundan ayrılmıştım...
Ancak, aklım hep Samsundaydı...
Tanıdık tanımadık
bir yığın insanın yaşadığı acıyı
yanımda taşıdım...
Gazete olarak bir aracımız
kullanılamaz hale gelmiş,
bilgisayar donanımları
büyük hasar görmüştü...
Bizim için Ağır
sözcüğü, başka insanların
hasarlarını görünce,
aslında Hafif sayılmalıydı...
Küçük esnaf ve sanatkarın
hali perişandı...
Çoğunun iş yeri sigortası yoktu...
Bizim gazetenin birinci
sayfasında, Esnafın isyanı başlıklı haberin fotoğrafı,
aslında çok şeyi anlatıyordu...
Samsunda en ağır darbeyi
yiyen kesimdi esnaf...
Ağabali Caddesi esnaflarını
dinleyin bir hele...
Dün, bu esnaflar durumu protesto etmek için
imza toplamış, yürüyüş tertipleyecekti...
Vali Hasan Basri Güzeloğlu,
Vali Yardımcısı Raif Özeneri
görevlendirdi. Özener, esnaflarla görüştü...
Canı yanmış esnafın tepkisi,
yine esnafa yakışır bir olgunluk içindeydi...
500 YTLlik yardım sözüne, Sağolun kalsın, ilginize teşekkür
yanıtını verenlerin sayısı az değildi...
Bu miktar, Başbakanlık ile Bayındırlık ve İskan Bakanlığı tarafından
gönderilen toplam 800 bin YTLnin bölüştürülmesiyle bulunmuştu...
Fazlası ya da azı, devlet
şimdilik bu kadar verebiliyor...
Vali Güzeloğlunun ek bir para talebi olduğunu da
öğrendim...
Geldikçe para paylaştırılacak...
Asıl mesele paradan başka...
Ağabali esnafının her yağmur yağdığında
huzursuz olduğunu bilmeyen var mı?..
Bir değil, iki değil, üç değil...
Her büyük yağmurda,
dere yeniden canlanıyor...
O korku dolu anları yeniden
yaşayan esnafların tepkilerini
anlamak lazım...
Dedim ya mal canın yongası...
Tepkilere, aynı ölçüde
karşılık vermenin hiç kimseye yararı yok!..
Sonra, bugün Dünya Barış Günü...
Bence insan önce kendisiyle
barışık olmalı, değil mi?..
Acı çekenlere anlayışlı
yaklaşmadan da bu olmaz!..