Samsun 19 Mayıs Gazeteciler Cemiyetinin, dün gerçekleştirilen mütevazı kuruluş yıldönümünde; duygular doruktaydı...
Bir yaş büyüğe ağabey on yaş büyüğe baba diye hitap edilen bir başka meslek grubu var mıdır?..
Bakmayın siz hariçten gazel okuyanlara...
Yani; yaptıkları her işte başarısız olup, Bari gazeteci olayım diyen yandan çarklılara...
Gazeteciler vefalı insanlardır...
Zor anlarında kenetlenmeyi bilirler...
Dün; yıllardır hasta yatağından kalkamayan, bir dönem Samsunun basın ve siyasi hayatında etkili olan ismi Ahmet Demirelin evindeydik...
Bizleri gördüğünde gözyaşlarına hakim olamadı...
Nereden nereye?..
Çok şeyini kaybetmiş ama kalemini hala elinden bırakmıyordu...
Hayata direniyor adeta...
Herkes için bir ibret; ne oldum deme, ne olacağım de...
Sonra, Bahri Babaya gidiyoruz...
Gazi Devlet Hastanesinde yatıyor...
En güzel olay fotoğraflarını çeken Cesur yürekli gazeteci, hasta yatağında yaşam mücadelesi veriyor...
Bizleri gördüğünde, Evlatlarım diye ağlayan Bahri Altay, eline fotoğraf makinesini yeniden alsa, herkesi çırak çıkarırdı...
Mesleğe yeni başlayan bir gencin heyecanıyla...
15 yıl önce Bahri Altay hasta olup, yatağa düştü diyenlere kim inanırdı...
Hayat bu işte...
Şifa diledik Bahri Babaya...
Sonra, Cemiyetimizin kuruluşunda emeği geçen ebediyete intikal eden kurucu üyelerimizi ziyarete gittik...
Cemiyete 8 yıllık başkanlık yapan Adem Bilirin kabrindeydik...
Daha sonra, İsmet babanın İsmet Hatipoğlunun mezarı başında...
İkisi de dolu dolu yaşamıştı hayatı...
İkisi de mücadele adamlarıydı...
Ve hep vermişlerdi...
Avni Kaynar, herkesin Avni Ağabeyi ...
Avni Ağabey, bu cemiyetin kurucusuydu...
Saygın ve sevilen bir isimdi...
Diğerleri için de dualar okuduk...
Gazeteciler Cemiyetine geldiğimizde buruktu içimiz...
Tarifsiz bir gariplik çökmüştü...
Ama Nazif Demirel usta bekliyordu bizi...
Meslekte 50 yılı geride bırakmıştı...
Yarım asır... Söylemesi kolay...
Cemiyet olarak Nazif Babaya da plaket verdik...
Çam sakızı, çoban armağanı...
Duygulandı, zor tuttu kendini...
Dün, hepimiz için ibret doluydu...
Gazeteye geldiğimizde, gazeteci arkadaşımız Salim Sürmelinin babasının vefatını öğrendik...
Bugün onun acısını paylaşacağız...
Dedim ya; bakmayın hariçten gazel okuyanlara...
Kalbi mühürlü olanlara...
Gerçek gazeteciler için Vefa bir sirke markası ya da bir semt adı değildir...