n
n n Bonnie Bee diyor ki;
n n “…Ten fânidir can ölmez. Çün gitti geri gelmez.
n n Ölür ise ten ölür canlar ölesi değil...”
n n Yunus EMRE
n n
n n “…Benim çoçukluğumda soframıza kuşlar konardı.
n n Rüyalarımıza melekler uğrardı.
n n Kapımızdan yoğurtçu, bahçemizden İshak kuşu, kalbimizden yeni çıkan şarkılar geçerdi.
n n Kışın bir sobamız olurdu.
n n Sobanın yanında kedimiz…
n n Kedinin önünde, yün yumağı…
n n Bir hayat bilgisi fotoğrafı gibiydik…
n n xxxxx
n n Yerli malı kullanan, yurdun üç tarafı denizlerle çevrili, kuru üzüm, incir fındık, tütün, çay, narenciye, kavun, karpuz yetiştiren, kuru üzümle inciri satan, karşılığında çamaşır makinesi, radyo ve otomobil alan bir toprağın fertleri…
n n Biraz yoksul, biraz mütevekkil, biraz mahcup, biraz kırılgan…
n n Biraz naif ama hep umutlu…
n n Özlerdik, memleketteki halamızı, ince doğranmış bir dilim pastırmayı, Yurttan Sesler Korusu’nu, akşam komşuluklarını, radyo tiyatrolarını, sabah ezanını, kalaycıyı, bozacıyı, Münir Nurettin şarkılarını, Orhan Boran yarışmalarını, kandil gecelerini, duvarlarımızın sarmaşıklarını, bakkalımızın utana sıkıla veresiye hatırlatmalarını, okul önü koz helvalarını, akşam oturmalarını ve hayatı…
n n Ben çorbalardan tarhanayı, yemeklerden kuru fasulyeyi, sigaralardan harmanı, belki bunun için çok sevdim.
n n Yollar bozuk, musluklar bozuk, ziller bozuk, paralar bozuk, ama adamlar sağlam idi…
n n xxxxx
n n Top oynardık, ip atlar, kedi kovalar, taşlarla birbirimizin başını yarar, mahalle savaşları çıkarır, gece olunca da tutar babalarımızın elinden yazlık sinemalara gider, Sadri Alışık,Vahi Öz, Belgin Doruk, Cüneyt Arkın seyreder, Olimpos gazozları içer, güler, eğlenir, bağırır, çağırır, dönerken yıldızları sayardık…
n n Biz sıkı çocuklardık…
n n Hepimizin birer yıldızı vardı…
n n Onlara isim takardık….
n n Onlar da bize isim takardı…
n n Pus ve dumandan önce bu şehrin geceleri göz kırpan ve isimler takılan yıldızları vardı…
n n Benim yıldızıma Mehlika adını vermiştik…
n n Biz kimseden yana değildik…
n n Kimsenin de kendinden yana olmasını istediği birileri olmazdı…
n n Bir değirmendeydik…
n n Öğütülen, öğütülürken türküler söyleyen, buğday başaklarına benziyorduk…
n n Bu şehrin yıldızları vardı…
n n Saçlarına kurdeleler takan, çivitle yıkanmaktan aşınmış beyaz çoraplarına leke bulaşmasın diye su birikintilerinden sakınan gözleri önlerinde yürekleri ve beslenme çantaları ellerinde küçük çocukları vardı bu şehrin…
n n Bu şehrin yıldızları vardı…
n n Konya tahıl ambarı, Mersin muz cennetiydi…
n n Vallahi hayat zor ve fakat çok matraktı!..
n n Muammer Karaca’nın adına bir tiyatro binası yoktu…
n n Bizzat kendisi vardı…
n n Başımız ağrırdı, komşumuz vardı…
n n Gönlümüz daralırdı, komşumuz vardı…
n n Çorbamızı, umutlarımızı, memleket kadar kalbimizi paylaştığımız komşularımız vardı…
n n Geceleri bekçimiz, gündüzleri sütçümüz, bizim kadar zayıf da olsa, nohuda ve makarnaya alışmış da olsa Sarman adında bir kedimiz, ceplerimizde kırık misketlerimiz, çamur bulaşığı ellerimiz ve gülümseyen bir yüzümüz, göstermekten utanmayacağımız bir içimiz, biraraya gelerek çektirebileceğimiz bir aile fotoğrafımız vardı…
n n
n n Bir sabah bütün iyi şeylerin, Ayvansaray İskelesi’nden hayal ülkesine doğru demir alan bir Şirket-i Hayriye Vapuru gibi aramızdan ayrıldığını gördük…
n n Sonra Ayvansaray’ın sularının çekildiğini yazdı gazeteler…
n n Süheyla Hanımın, Raci Beyin, Melahat Mehveş Ablanın, Nikonun, Ercüment Efendinin çekildiğini ise yazmadılar nedense…
n n Ama yoklar…
n n Ne Harman sigara kaldı geriye ne Olipmos gazozu ne de Sadri Alışık…
n n Kalan, bir tortuydu belki…
n n Belki kırık bir rüya denizi, belki suya düşürdüğümüz suretimizin cep aynamıza nüktedan bir yansımasıydı her şey…
n n Her şey Maltepe sigarasının her arandığında her bakkalda bulunabilmesiyle büyüsünü kaybetmişti belki de…
n n Belki de biz bir rüya mı görmüştük…
n n Hadi hepsi yalandı, hadi hepsi hayaldi, hadi hepsini ben uydurmuştum…
n n Ama rüyalarımızın melekleri ve sofralarımızın daim konukları kuşlar, ya onlar?
n n Onları siz de görmediniz mi?
n n Sizin de sofralarınıza konup, rüyalarınıza uğramadılar mı?
n n Onlarda mı yalandı?...”
n n Sevgili dostlar, e-postalarım arasında gördüğüm bu yazıyla meşgul ettim sizleri bu hafta, affınıza sığınarak…
n n Ama çok sevdim, çok duygulandım, paylaşmak istedim… Belki ikinci kere okuyacaksınız, varsın olsun…
n n Sevgiyle kalın!..
n