n Memleketin
n
n hali ortada...
n
n Sis bulvarında
n
n göz gözü görmüyor...
n
n Taşlı dikenli
n
n ve engebeli
n
n yolda,
n
n karşımıza ne çıkacağı
n
n belli değil...
n
n Bu sis perdesi
n
n elbet
n
n dağılacak, ama
n
n çekilen
n
n acıların
n
n bedeli ağır olacak...
n
n Yaraların izi
n
n kolay kapanmayacak...
n
n Anıl Ege nin
n
n bugünkü Boş küp
n
n öyküsü, öylesine
n
n bir hikaye işte...
n
n
n
n * * *
n
n
n
n
n
n Kadı Kamil Efendi, göreve geldiğinde
n
n adaletli yönetim anlayışıyla
n
n herkesin gönlünü fethetmişti.
n
n Hiç kimse ondan haksız bir talepte bulunmaya
n
n cesaret edemezdi.
n
n Taa ki, memleketlisi ve uzaktan da
n
n akrabası olan Çakal Rıza ile tanışıncaya kadar. İnşaatçılık yapan Çakal Rıza ile dostluğunu
n
n ilerleten Kadı Kamil Efendi ye
n
n bir haller olmuştu. Çalışkan memurlarının yerine
n
n daha önce hırsızlıkları nedeniyle görevden uzaklaştırdıklarını geri çağırmıştı.
n
n Kadı Kamil Efendi, bütün devlet işlerini
n
n Çakal Rıza ya vermişti. Çakal Rıza,
n
n Kadı Kamil Efendi nin
n
n sağ kolu haline gelmişti.
n
n Ahali, büyük şaşkınlık içindeyken,
n
n Çakal Rıza zenginliğine zenginlik katıyor,
n
n bağevinde her akşam
n
n alemler düzenliyordu. İstanbul dan
n
n getirtilen kadınlarla yapılan alemlerde
n
n Kadı Kamil Efendi, baş köşedeydi.
n
n Çakal Rıza ile Kadı Kamil Efendi nin
n
n ortak olduğu, adli ve idari
n
n işlemlerde alınan rüşvetin
n
n aralarında pay edildiği herkesin dilindeydi.
n
n Memleketin asayişi de bozulmuş,
n
n eli bıçaklı katiller, devletten çekinmeden
n
n mallarına el koydukları
n
n garibanları inim inim inletiyordu. İnsanlar korku içindeydi.
n
n Günlerden cuma idi. Yabancı bir adamın
n
n çarşıda esnafla
n
n sohbet ettiği
n
n haberi Kadı Kamil Efendi ye
n
n ulaştı. O yabancı, cami avlusunda da
n
n vatandaşlarla sohbet ediyor,
n
n çaktırmadan da
n
n notlar alıyordu.
n
n Kadı Kamil Efendi, Çakal Rıza ya
n
n haber gönderip,
n
n adamın yakalanmasını
n
n ve bağevinde sorguya çekilmesini istedi.
n
n Ama o yabancı, sanki yer yarılmış,
n
n yerin dibine girmişti. Çakal Rıza ve adamları,
n
n cami kapısında onu boşuna bekledi.
n
n Kadı Kamil Efendi, kuşkulanmıştı ama
n
n gün geçtikçe, merakı da azalmıştı.
n
n Sabah makamında kahvesini yudumlarken,
n
n kapıda posta memuru
n
n Şevket göründü. Elinde
n
n bir telgraf vardı. Kadı Kamil Efendi, bir şeylerin
n
n ters gittiğini anlamıştı. Görevden alındığı
n
n yazılı telgrafı,
n
n bir çırpıda okudu. O yabancının
n
n kim olduğunu biliyordu artık. Kazasker
n
n Selim Bey...
n
n Vatandaşları ve esnafı
n
n dinleyen o idi.
n
n Memurlarını çağırdı ve ahaliye
n
n meydanda veda edeceğini anlattı.
n
n Ertesi gün, vatandaşlar meydana
n
n sevinçle geldi. Adeta bayram
n
n yapıyorlardı.
n
n Kadı Kamil Efendi, vatandaşın ruh halini
n
n gözlerinin parıltısından
n
n okuyordu. Biliyorum diye söze başladı. Beni şikayet ettiniz, bu yüzden mutlusunuz. Sizi anlıyorum ama
n
n şimdi ben sizin için üzülüyorum
n
n İnim inim inlettiği
n
n insanlar için üzülmek, ne demekti?..
n
n Homurdanmalar başlayınca,
n
n Durun bir dakika dedi Kamil Kadı Efendi. Ben küpümü doldurdum. Gelenin küpü boş. Üzülmem ondandır.
n
n * * *
n
n Bugününüz dünden daha iyi olsun. Sağlıklı ve huzurlu
n
n günler dileğiyle...
n
n
n