Dün; Sinop İtfaiyesi'nin önünden geçerken, karşıdaki müze bahçesinin duvarında demir parmaklıklara asılmış olan bir pankart dikkatimi çekti. Kanserin erken teşhisine yönelik olarak Sağlık Bakanlığı'nca hazırlanmış olan o pankartta, 'Tarama Yarım Saatinizi, Kanser Ömrünüzü Alır' diyerek vatandaşlar, kısa adı KETEM olan, Kanser Erken Teşhis, Tarama ve Eğitim Merkezi'ne davet ediliyordu. Bu pankartı okuyunca kafamda şimşek gibi hemen Çernobil faciası canlandı. Zira; 26 Nisan 1986'da Sinop'un kuzeyinde Çernobil Nükleer Santrali patladığında, başta Karadeniz sahilleri olmak üzere çevreye yayılan radyasyonun kanserojen etkilerinin uzun yıllar sonra görülebileceği ilgililer tarafından açıklanırken, o dönemin siyasileri ciddi önlemler almak yerine, insanları ikna etmek amacıyla kendileri için özel hazırlanmış çaylarını televizyon ekranlarından gönül rahatlığı içerisinde içebiliyorlardı. Aradan geçen onlarca yıl sonra şimdi Karadeniz'de çeşitli kanser türleri büyük bir artış gösterdi. Hemen hemen her ailede kanser hastası veya kanserden vefat etmiş olan insanlara rastlamak mümkün.
Şimdi; insan ve çevre sağlığı açısından durum böyleyken, bunun üzerine bir de Sinop'a Nükleer Santral yapılmak istenmesini siz nasıl karşılarsınız bilemeyiz ama Sinoplular buna büyük bir tepki gösteriyorlar.
Türkiye'nin en kuzeyi olan Sinop'un İnce burun bölgesinde, Japon ve Fransız iş birliğiyle yapımı planlanan Sinop Nükleer Güç Santrali için 3 Mayıs 2013'te anlaşma imzalandı. 4 aşamalı planlanan 4 bin 480 megavat kurulu güce sahip olacak 20 milyar dolar maliyetli (şimdiki maliyeti dolar artışından dolayı yaklaşık 44 milyar dolar) olan santralin yapımına karşı çıkan Nükleer Karşıtı Platformu üyeleri, yıllarca birçok eylem düzenledi.
Kentte tartışmaya neden olan santralle ilgili yeni bir gelişme yaşandı. Japon medyasında yer alan habere göre, Japonya'daki şirket, Sinop'ta nükleer güç santrali projesini askıya aldı.
Nükleer santralin Sinop'a yapılmasına karşı olan Sinop Belediye Başkanı Baki Ergül, nükleer güç santrali projesinin askıya alındığına dair Japon medyasında haberler yer aldığını belirterek, bunun kent açısından Allah'ın bir lütfu olduğunu belirterek şunları söyledi:
"Konuyla ilgili Japonya, Fransa ve Belçika'da görüşmelerimiz oldu. Nükleer santral yapımı için belirlenen yerin çok doğru olmadığını uygun lisanla anlatmaya çalıştım. Fakat karşımızda bunu isteyen bir hükümet var. Biz de Sinoplu olarak bunu istemiyoruz. Bunu da anlatıyoruz. Bu kadar güzel bir doğa parçası olan, cennetin üzerine bir cehennemi koymak gibi nükleer santral sevdasından vazgeçtiklerini duydum. Çok da mutlu oldum. Buna gerekçe olarak ekonomik sebepleri gösteriyorlar. Türkiye'de de birtakım ekonomik problemleri var. Bunları yok sayıp da böyle şeylerin içine girmek herhalde çok fazla uygun olmaz. Japonların da gücü sınırlı. Dünya'da ekonomik kriz içinde bir sürü sektör var. Santralin askıya alınması Sinop adına bizi sevindirdi" dedi. (Devamı yarın)
Bu arada; Sinop'a nükleer santral yapılmasına karşı olan CHP Sinop Milletvekili ve TBMM Başkanlık Divanı Katip Üyesi Barış Karadeniz de, 'Nükleer enerji oyuncularının planları yarım kaldı' diyerek, şunları söyledi:
'Japon basınında Nükleer teknolojideki kilit bir şirket olan Hitachi'nin İngiltere Gallerde kurulacak nükleer projesinden çekildiği konusu gündeme gelirken, Toshiba'nın ABD'den, Mitsubishi'nin ise Türkiye'deki nükleer projelerinden çekildiği haberine yer verildi. Sinop Nükleer Güç Santrali Projesi'nde reaktörlerin yapımından sorumlu olan Mitsubishi firması ve bakanlıktan resmi bir açıklama henüz yapılmadı. Ancak Japonya'nın nükleer enerji endüstrisinde başı çeken firmaların birbiri ardına duran projeleri, finansal ve ulusal politikalarla ilgili yaşanan sıkıntıların olduğunu ifade eden açıklamalar Türkiye'den çekilme haberini doğrular nitelikte.' dedi.
CHP'li Karadeniz, Vietnam, Tayvan gibi diğer birçok yerde önerilen projelerin birbiri ardına durdurulması, resmi olarak Perşembe günü İngiltere nükleer projesinin iptal edilmesinin önemli bir gösterge olduğunu vurgulayarak, şu değerlendirmelerde bulundu.
'Japonya'nın nükleer enerji endüstrisinin havlu attığı projelere baktığımızda sebebin ağırlıklı olarak maliyetler olduğunu söyleyebiliriz. Bu durum diğer projelerdeki gibi Sinop projesinden çekilme olasılığını arttırıyor. Sinop Nükleer Güç Santrali (NGS) Projesi'nin Aralık 2017 ÇED Başvuru Dosyasında 20 milyar ABD Dolar (74 milyar TL) olarak yer alan maliyet 2018'in Nisan'ında 44 milyar dolara yükselmişti. Bu artışa Fukushima nükleer santralinde yaşanan felaketten sonra güvenlik gerekliliklerinin artmasının yanı sıra son dönemde Türk Lirasındaki değer kaybının da maliyet artışlarına katkıda bulunduğunu söyleyebiliriz. Projede tahmin edilen maliyetin 2 katına ulaşması Mitsubishi ve ortaklarının planlara devam etmesini zorlaştırdı. Yükselen maliyetler nedeniyle nükleer enerji projesinden vazgeçtiğini ön görebiliriz' dedi.
Japon nükleer santral endüstrisi Fukushima felaketinden sonra durma noktasına geldiğinden beri, Japon hükümet, dış pazarda nükleer kalkınmayı büyüme stratejisi olarak gördüğünü, ülkemizin de dahil olduğu bir pazar yaratmaya çalıştığını belirten CHP Sinop Milletvekili ve TBMM Başkanlık Divanı Katip Üyesi Barış Karadeniz, 'Japonya'nın nükleer enerji oyuncularının planları yarım kalırken, bu pazara ortak olanlar yüzünden güzel memleketimiz de hasar almıştır.' ifadesini kullandı.
NGS Projesinin Sinop'a verdiği zararın daha fizibilite çalışmaları tamamlanmadan başladığını vurgulayan CHP'li Karadeniz 'Dünyada medeniyetin, eğitimin, bilginin ve sağduyunun olduğu herhangi bir ülkede fizibilite çalışması ile doğa katliamının aynı anda yürütüldüğü bir çalışma göremezsiniz. Sinop NGS projesi buna ne yazık ki ilk sırada verilecek bir örnektir. Projede 1.010,4 hektarlık yaklaşık 1415 futbol sahası büyüklüğünde Devlet Ormanının katledilmesi planlanmış, nitekim proje için nihai ÇED raporu hazırlanmadan ve firmalarla tam mutabakat sağlanmadan 650.000 ağaç katledilmiştir. Memleketimiz, nükleer teknolojinin büyük tedarikçilerinin ceplerini doldurmaktan çok daha kıymetlidir. Bu yüzden tüm Sinop halkı tek yürek olup verdiğimiz mücadelemize nükleerin adı tamamen silinene kadar devam edeceğiz.' dedi. Biz de Sinop halkı olarak duygularımıza tercüman olduğu için kendisine teşekkür ediyoruz.
Ve sonuç olarak diyoruz ki;
Doğasıyla, tarihiyle, deniziyle, kumuyla, güneşiyle, balığıyla, havasıyla, suyu ile Cennet gibi güzel ve mutlu bir kent olan Sinop'umuza kıymayın efendiler!.. Sinop'ta fıçı içerisinde yaşayan Diyojen'in bu durumunu gören Büyük İskender, 'Dile benden ne dilersen' demiş, Diyojen'in cevabı ise çok ilginç ve şaşırtıcı olmuş, 'Gölge etme başka ihsan istemez!..' Hoşça kalın!.. Dostça kalın!.