'Ders almak, ders vermek, ders çıkarmak' dilimizde oldukça yaygın kullanılan deyimlerden. Atalarımız bu deyimleri üretirken yaşanmış olaylardan esinlendikleri kesin. Geçtiğimiz yıllarda ABD'de yaşanan bir olay üzerinden konuyu ele almak istedim. Bakalım onlar nasıl ders çıkarmış!
Uzay yarışında öncü ülkelerden ABD 1980'li yıllarda her defasında ayrı bir araç heba etmeden uzaya gelip giden bir mekik geliştirdi; adı Columbia. İsim ünlü kaşif Kristof Kolomb (Latince; Christopher Columbus)'dan geliyor. Mekik salimen gidip geldikçe ABD'lilerin de kendilerine güveni arttı. Nihayet bu mekiğin daha gelişmişini ürettiler ve adını 'Challenger' koydular. Ne demek Challenger? 'Meydan Okuyan'.
Rusya veya Çin'e karşı bir füze yapsanız adını Challenger koyabilirsiniz. Fakat uzaya giden araca niçin böyle bir isim verilsin! Bu nasıl bir mantık olabilir. Uzayda bilindiği kadarıyla tanımlanmış bir cisim veya düşman olmadığını göre 'kime meydan okuyorsunuz?' sorusu elbette herkesin aklına gelir. Bunun Titanik'i denize indirenlerin 'bu gemiyi tanrı bile batıramaz' demelerinden bir farkı yok. Bu gurur, bu kibir ne? Anlamak mümkün değil.
Challenger uzay aracı mekik seferlerine başladı ve 1983'ten 1986'ya kadar 9 kere uzaya gidip geldi. Mühendisler kendilerine öyle güvenip, yöneticileri de öylesine ikna etmişlerdi ki, geliştirdikleri teknolojinin ne kadar üstün ne kadar kusursuz olduğunu ispat etmek istercesine 5 astronotun yanına iki de sivil (Sosyal Bilgiler öğretmeni Christa McAuliffe ile bir mühendis) kattılar. Öğretmenin rolü büyüktü. Bu uçuş sürecinde öğretmeni ABD'deki öğrenciler de izleyecek, gençlerin yönü uzaya çevrilerek bilimsel farkındalık yaratılacaktı.
Tarih 28 Ocak 1986. Uzay İstasyonu'nda nefesler tutulmuş mekik onuncu kez fırlatılmak üzere geri sayım başlamıştı. 10, 9, 8 .. 0 mekik fırlatıldı. Bütün televizyonlar canlı yayında, ABD öncülüğünde insanlığın başarısına şahit olmak isteyenlerin gözüne sokulmak üzere naklen görüntü paylaşmaya başladılar. Sadece muhabirler değil binlerce meraklı da İstasyon çevresinde güvenli mesafede yerini almış çıplak gözle bu seyahate tanıklık ediyor. İnsanlık bu anı pür dikkat izlerken kalkıştan 73 saniye sonra mekik henüz gözden kaybolmadan büyük bir patlama meydana geldi ve Challenger hak ile yeksan oldu.
Mekik öyle bir irtifada infilak etti ki bu bile bir ibret. Yerde infilak etse, uzay istasyonu yanında ve çevresinde ne kadar insan ve kamera varsa hepsi patlamanın şiddetinden yok olacağından ileride bu anı hatırlatan ne bir şahit ne bir kayıt olmayacaktı. Atmosferin dışında uzay boşluğunda parçalansa kimsenin haberi olmayacak, yıldız kayması şeklinde bir görüntüden başka iz kalmayacaktı.
Challenger (Meydan Okuyan) öyle bir irtifada infilak etti ki parçalanışını bütün insanlar gördü, bütün kameralar tespit etti. Etti de ne oldu? Yeryüzüne düşen parçaları bir araya getirilemediği gibi, astronotların toz haline gelmiş ceset parçalarını arayıp bulmak bile günler sürdü. Fakat önemli bir şey oldu. Bu meydan okumadan İbret almak / ders çıkartmak isteyenler için o kazanın görüntüleri internet ortamında bir tık mesafede yerini aldı. Dahası var; kaza kırım raporu açıklandığında insanlar hayrette kaldı. (Tanrı bile batıramaz dedikleri Titanik'i batıran küçük bir buzdağı iken), Challenger'in (Meydan Okuyan'ın) parçalanmasına sebep olan ise minik bir contaydı.
ABD bu olaydan sonra uzay uçuşlarına bir süre ara verdi. Sonra uzay yarışından kopmamak, rakipleriyle arayı açmamak için çalışmalara tekrar başladı. İki yeni mekik yaptı. Şimdi sıkı durun, ABD bu yeni araçlara / mekiklere ne isim verdi dersiniz? Biri Endeavour (Gayret), diğerinin adı ise yine sıkı durun; Discovery (Kaşif).
Şimdi dikkat buyurunuz; ABD beklenenin aksine Challengr'in acısını unutturmak, ölen astronotların adını yaşatmak için bu yeni mekiklere Challenger 2 veya New Challenger demedi. Ya ne dedi, ne isim verdi? Endeavour (Gayret) ve Discovery (Keşif / Kaşif / Keşfe Çıkan).
Challenger'dan sonra aradan o kadar yıl geçmiş, teknoloji daha da ilerlemiş, fakat alınan ders müthiş. Artık meydan okumak (Challenger) yok. Ya ne var? Keşif, yaratılanı, yaratılmış olanları keşfe çıkan, yani kaşif (Discovery).
Tarihten ders almak, ders çıkartmak, ders vermek deyimlerine bundan daha güzel ve güncel bir örnek gösterebilir misiniz? İlgimi çekti, paylaşmak istedim.