Fazla değil, 60 - 70 yıl önce bilgisayarlar yüz metre kareden fazla alan kaplayan büyük aygıtlardı. Vakum tüpleri vardı bir dönem. Fakat bir şey oldu ve şu an çantamıza sığan laptoplardan cebimize sığan iphone'lara minyatürleşmeyi sağlayan bir mucizevi devrim gerçekleşti. Bunun adı transistör. Elektrik akım kontrolünün, yani elektroniğin doğuşuna neden olan transistör denen aygıt 1947 yılında keşfedildiğinde 6-7 cm büyüklüğündeydi.
Yarı iletken teknolojisinin gelişmesi ile transistörler, dolayısıyla tüm elektronik aletler küçüldü. Şu anda bilgisayarların ana işlem ünitesi olan CPU'yu oluşturan çiplerde '50 Milyara' yakın transistör var ve bu çipler bir parmağın tırnağı büyüklüğünde. Kısacası ilk keşfedildiğinde 6-7 cm (santi metre) olan transistörler şu anda 6-7 nm (nano metre) büyüklüğünde. Yani santi metrenin on milyonda biri kadar. Teknolojinin gelişmesiyle meydana gelen bu küçülmenin elbette bir sınırı var.
Bu küçülmeyi 1965 yılında fark eden (sonradan IBM ortağı) Gordon Moore, bilgisayarların işlem kapasitesinin her 18 ayda bir 2'ye katlandığını gözlemlediğini açıkladı. Bu gözlem daha sonra Moore yasası olarak adlandırıldı. Ne var ki transistörlerin küçülmesinin sınırlarına varmış bulunuyoruz. Çünkü artık nano metre ve daha düşük boyuttaki transistörleri üretmek her yiğidin harcı değil. Artık atom boyutuna yani klasik devre teorisinin geçerli olmadığı seviyeye inmeye çalışmak pek mümkün değil. Çünki artık kuantum yasalarının geçerli olduğu boyutlara girilmiş bulunulmakta. 5 nm'lik çip üretebilecek bir fabrikanın kurulma maliyeti 5.4 Milyar dolar seviyesine ulaşmış durumda. Kısacası daha küçük transistörler veya daha güçlü bilgisayarlar üretilemeyecek seviyeye çok yakınız.
Ancak bugünlerde henüz ulusal medyada manşetlere taşınmasa da uluslararası medyada 'çip kıtlığı' adında yeni bir haber var.
Bazı kaynaklara göre covid-19 pandemisi yüzünden, bazı kaynaklara göre ise su kıtlığı kaynaklı nedenlerden dolayı yeterli çip üretimi yapılamıyor. Çipler artık sadece bilgisayarlarda değil, cep telefonlarında, otomobillerde hatta buzdolaplarında bile önemli rol oynuyor. Başta Ford olmak üzere elektronik parçaları fazlaca kullanan pek çok otomobil markası çip yokluğundan dolayı üretim kısıtlaması açıklaması yaptı. Bu tip açıklamaların sonu sadece tek bir yere gidiyor, o da fiyatların artması. Çip üretimi şu anda başta Amerika ve Güney Kore olmak üzere bir kaç firmanın tekelinde. Ancak bu bir kaç firma artık dünyanın çip ihtiyacını karşılayamıyor.
Çip kıtlığının geçici olduğu sanılıyor. Oysa ki bu daha başlangıç. Moore yasasının sonu geldi. Kuantum bilgisayar gibi yeni hesaplama araçlarına yatırım yapan ülkeler bu krizden avantajlı çıkacak. Sıfır atıflı kişilerin üniversite rektörü olabildiği ülkeler ise çip krizini en fazla hisseden ülkeler olacak.