Türkiye'de ilk korona virüs vakası açıklanalı 1 yılı aşkın zaman geçti. Şu ana kadar Türkiye'de 30 Bin 923 kişi hayatını kaybederken toplam vaka sayısı 3 Milyon 180 Bin olarak kayda geçti. Dünyada ise ölüm sayısı 2.78 Milyon iken toplam vaka sayısı 127 Milyon civarında.
Rakamların yüzü soğuktur. Yorumlamak gerekir. Dünyadaki ölüm sayılarını toplam vaka sayısına bölüğümüzde yaklaşık 0.022 gibi bir sayı çıkıyor. Yani virüsün dünyadaki öldürücülük oranı Binde 22. Türkiye'de ise bu oran 0.0097 civarında. Yani Binde 9-10 civarında. Kısacası resmi rakamlara göre virüs ülkemize torpil geçmiş ve öldürücülük oranı 2 bizde kat daha düşük. Bu rakamlar gerçek mi yoksa TÜİK'in enflasyon rakamları gibi moralimizi düzeltme müdahaleleri mi içeriyor takdir tüm insanlarımızın. Bu virüse yakalananların tümü aynı şeyi söylüyor. 'Öldürmüyor, süründürüyor'. Maalesef hastalığın çok ağır seyrettiği kişiler için hayatın ne kadar zor geçtiğiyle ilgili yeterince bilgi sahibi olduk. Defalarca tekrarlanan uyarıları ezberledik. Maske, mesafe, temizlik. Ancak maalesef bu kuralların uygulanması konusunda adaleti sağlamakta sınıfta kaldık. Mülkün temeli olan adaletin sağlanamamasının yaptırımını hayatın olağan akışı uyguluyor. Ancak hayatın olağan akışının uyguladığı adalet, maalesef çok acımasız. Haritada kırmızıya dönen şehirlerin sayısı sıçrama yapıyor ve sorumsuzlukların bedelini herkes, eşit ölçüde ödüyor.
Pandeminin sosyal ve ekonomik etkilerini azaltmak için uygulanan kademeli açılmanın istenen ekonomik sonucu verir mi henüz bilemiyoruz. Ancak Türkiye'de virüsün daha az öldürmesi pek bir şeyi değiştirmiyor. Hastanelerin artık kapasite sınırına ulaştığı ve ramazan ayında 3 haftalık tam kapanmadan söz edilmeye başlandığı artık sır değil.
Toplumsal sıkılma, evlere kapanma, bunalma, işsizlik, ekonomik sorunlar bir yana virüsün yayılma hızı ve istatistiğinin dinamik davranışı bizim sıkılmamızdan çok bağımsız seyrediyor. Yapılan tahminler bu virüsün daha yıllarca bizimle birlikte olacağını söylüyor. Aşılamanın istenen hızda ilerlememesi, Hıfzı Sıhha enstitüsü benzeri milli değerlerin yok edilmesi sonucu aşı üretim kapasitemizin sıfıra yakın olması gibi nedenlerle ülkenin toplu bağışıklığa kavuşması yakın gelecekte olmayacak.
Önümüzdeki yaz sadece pandemi bakımından değil, siyasi ve ekonomik olarak da sıkıntılı olabilecek bir dönem olacak gibi duruyor. Tüm halkımıza biraz daha sabır ve kuralara dikkat etmelerini dilemekten başka bir seçenek görülmüyor.
Virüsün 1. yıl dönümünde hayat
Doç. Dr. Deniz TÜRKPENÇE
Trend Haberler
Yeşil Peri Absent Fiyat Listesi - Absinthe Fiyatları 2024(Güncel Liste)!
Son Dakika: Deprem Oldu Deprem Nerelerde Hissedildi!
SGK 4A, 4B Emekli Maaşı Miktarı 2024 ve 2025: Ne Kadar Alacağınızın Hesaplama Yöntemi!
Samsun’a 25 Yeni Okul: Eğitim Yatırımlarında Büyük Adım!
Samsun-Kırıkkale-Ankara Hızlı Tren Projesi İçin İstasyonlar Belli Oldu!
Samsun'un Osmanlı'daki adı neydi? İşte Samsun'un İlk İsmi Ortaya Çıktı