Kaos, keşmekeş, buhran her yere hakim şimdi. Bunların yerine bizlerin ferhunde olmasını olanaklı kılacak bir vasatı temin ve inşa olanaklı iken…
Bir aile düşünün… Kadın ve erkek birden fazla maaş alıyor. Diğer ifadeyle bir eve 4 maaş giriyor. Maaş deyince hemen akla asgari ücret de gelmemeli. İşverenin kamu olduğu bir statüden mülhem bir gelir skalası bu. Dolgun maaşlar. Belli bir düzeyde ekonomik darboğazın yaşandığı bir dönemde, sorumlu mevkide olanlar açısından, bu durumun ortaya çıkması üzerine, belki bir nedametle ve mahcubiyetle bu durumun izahı olanaklı iken, kibirli bir eda nazara verilerek zemini meşrulaştırmaya çalışmak kaos değil midir?
Bir belediye düşünün… Kimin hangi statüde olduğu belli değil. Herkes görev hudutlarından bihaber. Hiç kimsenin oluşan yeni durumla ilgili ortaya koyabileceği bir kanaati yok. Görev tevdi ve temlik edilen yöneticiler şehrin de kurumun da yabancısı. Geçmişten gelen güçlü kurum hafızası ve bakiyesi tali unsur haline getirilmiş. Anlık ihtiyaçlara karşı vazifelendirilmiş kurumda ast üst ilişkisi kalmamış. İlişkiler adeta maslahatgüzarlık seviyesine inmiş halde. Belediye gibi çeşitli ve süreğen hizmetlerin sunulduğu bir alanda mevcut vaziyet bir keşmekeş değil midir?
Bir ülke düşünün… İçişleri Bakanlığı Göç İdaresi Genel Müdürlüğü 11 Temmuz 2019 tarihi itibarıyla Türkiye'deki biyometrik verileriyle kayıt altına alınan geçici koruma altındaki Suriyeli sayısını açıkladı. Buna göre Türkiye'deki kayıtlı Suriyeli sayısı, bir önceki aya göre 16 bin 931 kişi artarak toplam 3 milyon 630 bin 575 kişi olmuş durumda. Sayıda kimi zamanlar aşağı yukarı yönlü asansör etkisi olabiliyor. Son dönemde ise bazı şehirlerde bir yönüyle insanlık onuruna aykırı şekilde adeta derdest edilip sınır dışı edilen kişilerin haberlerini okuyoruz. Yanı sıra belli şehirlerde Suriye'den gelip uluslararası mevzuata göre sığınmacı olmayıp 'geçici koruma' altındaki kişilere yönelik nümayiş görüntüleri servis edilmekte. Stratejik derinliklerde hapsolunmuş şekilde, ülkece, meçhul bir geleceğe kulaç atıyor olmak buhran değil midir?
Oysa ferhunde yani mesut, mutlu, mesrur bir geleceği kurmak çok zor değildi. Beylik bir cümleden öte, gerçekten her görüşten, her ırktan, her dinden insanlarla kardeşliği başarabilirdik. Süfli ve malayani duygulara yeğ tutuldu pek çok şey. Şimdi bize kalan ise, bir şarkı sözünden esinle, gülmek için yaratılmış gözlerde sadece yaş…