Şöyle rahat ve huzurlu bir şekilde bir günü ne zaman tamamladığımızı anımsamıyorum. Muvakkat bir ömür geçici heveslere kurban edilmekte. Ve son dönem, insanlara ve kurumlara itimatta açıkça büyük bir düş kırıklığı yaşatmış halde. Ancak baki bir kanaat sermayesi oluştu. Buna göre sağ ya da sol değil namuslu ve namussuz var. Peşin hükümle 2 duble içen kötü 5 rekat namaz kılan iyi değil. Sureten dindar ancak dil ve ahlak fukarası. Görüntüde sosyal demokrat ancak bağnaz düşüncelerin taşeronu. Okuduğundan anlamaz, söylediğinin mimlediği şeye müdrik olamaz. Adeta her türlü melanetin değişmez adresi kimi insanlar.
Kendini asrın fevkinde görür ancak çukurdadır. Debelenir ama bilmez. Ne söylersen söyle, zihnindeki köhnemiş kalıpları aşmak olanaksızdır. Sırf benden, benim düşüncemden diye adaletsizliğe işaret eden durumlarda bile vicdanını kirli tutar. Beis görmez. Duygular kapkaranlık bir çepere sıkışmış, sıkıştırılmış. Kimi buna dünden teşne, kimi iradesizliği ile savrulup durmakta. Ahlak yerine kıblesini, makamını ve ekonomik varlığını korumaya ayarlayanlar ne kadar çok. Oysa ne kadar az, maruz kalacağı muhtemel ve müstakbel muamelelere rağmen hakkı ve adaleti haykırmaktan beri durmayan kişi sayısı…
Sırf menfaati için tüm kıymetleri berbat eder. İnsanların güven ve itimat duygusunu yok eden bir suni canavar kuşatır yürekleri. Sebep olanı ise hoyrat ve kendince bedbindir. Umursamaz yaşattığını. Vahamet arzeden durum oluşur ve en sonunda öyle zaman gelir ki 'biz' diye ifade edilecek bir zemin kalmaz artık...
Keşke herkes şartlara göre değil de ilkelere göre safını dupduru hale getirse, kendisine refakat eden moral değerler asil olsa ve orada kendisini sabit bir kategoride tutabilse…