CHP Kurultayı nın
ilk gününde,
canlı yayında
önce İnce yi
sonra da
Kılıçdaroğlu nu
izledim...
Muharrem İnce nin,
ülkenin ve partinin
sorunlarını
heyecanlı
hitabetiyle
dile getirmesi;
bana rahmetli
Ecevit i
hatırlattı...
Söylediklerine
aklı başında
hiçbir CHP linin
itiraz edeceğini sanmıyorum...
Ardından Kılıçdaroğlu nu
dinledim.
Kılıçdaroğlu,
sevdiğin bir yemeği yedikten sonra
ev sahibinin
zorlamasıyla
sofraya konulan
ye diye ısrar edilen
bir yemek gibiydi...
Yani, İnce nin hitabetinin
yanında
Kılıçdaroğlu
lezzetsizdi...
CHP nin
sağa kaydırılması
ve Ekmeleddin İhsanoğlu nun
aday gösterilmesi
konularını
teğet geçen
Kılıçdaroğlu nun
kendini Dersimli Kemal
olarak tanımlayıp,
ailesinden söz etmesi de
hamaset ten başka
bir şey değildi...
Salon hakimiyeti
Kılıçdaroğlu nda
olmasına rağmen
coşku da yoktu...
Ancak, Kılıçdaroğlu nun
bu yoklar içinde
çok doğru bir şey yaptığını da
söylemem gerek...
Kılıçdaroğlu, salonda İnce ye
yanında yer verdiği
gibi konuşmasını da kişiselleştirmedi...
Bu fotoğraf;
geçmiş
kurultayların
aksine
birlik ve beraberliği
ifade etmesi açısından
olumluydu...
Ancak bu görüntü
fotoğraflarda kalır,
perde arkasında
Kılıçdaroğlu na karşı
oy kullanmış
olanları
tasfiye
etme çabalarına girilirse;
Kılıçdaroğlu
ile ekibi,
yeni bir sosyaldemokrat partinin
kuruluşuna
kendi elleriyle
zemin hazırlamış
olur...
Sonuç ortada...
Her türlü avantaja rağmen
Kılıçdaroğlu 740
oy aldı. İnce ye ise 415
oy çıktı...
Tasfiye başlarsa,
yeni partinin
adını bilemem ama
bu siyasi hareketin lideri,
Muharrem İnce olur...
Güçlü bir CHP,
ülke için
ihtiyaçtır...
İktidarın dahi
güçlü bir anamuhalefet
partisine ihtiyaç
olduğunu
belirttiği
dünyadaki tek ülke
belki de Türkiye dir...
Bütün bu pozitif ısrara
rağmen
güçlenmek yerine
iç çekişmelerle
giderek zayıflayan
CHP nin
akıbeti, böyle gittiğinde
CHP yi Sevenler Derneği olmaktır...
Not: İstanbul, Samsun ve Trabzon da
eski gazetecilerin
yakından tanıdığı,
Anadolu Ajansı nda
birlikte bölge müdürlüklerinde
bulunduğum
değerli ağabeyim, güzel insan
Suavi Kaptan ı
kaybettik...
Mekanın cennet olsun,
Suavi ağabey...