Irak nTürkmenleri asrın en büyük insanlık dramlarından birini yaşıyor. On yıllardır çektikleri nzulüm, Irak-Şam İslam Devleti (IŞİD) adlı terör örgütünün bölgeyi işgali ile nbirlikte üstü kapalı bir tehcir ve soykırım hareketine dönüşmüş durumda. nIŞİD’in zulmünden kaçamayan binlerce Türkmen’in katliam, işkence ve tecavüzlere nmaruz kaldığını, kaçabilenlerin ise Kürt kontrolündeki kentlere alınmadıkları niçin açık arazide çaresizce beklediklerini duyuyoruz. Bölgeye ulaştırılabilen nsınırlı yardımlar, Türkmenlerin barınak, giysi, ilaç, gıda ve su ihtiyaçlarını nkarşılamaya yetmiyor. Açlık ve susuzluk, 50 derecelik çöl sıcağıyla da nbirleşince ölümler kaçınılmaz hale geliyor. Öyle ki Hürriyet Gazetesi’nden İpek nYezdani’ye konuşan bir Türkmen “daha dün üç bebek gömdük” diyor. n n
IŞİD’in nelinden kurtulamayan Türkmenlerin ve özellikle Şii olanların hali hepten harap. nKerkük yakınındaki Tazehurmatu’da yaşayan bir Türkmen babanın anlattıkları nmezalimin boyutunu gözler önüne seriyor. Aynı zamanda doktor olan Şeyh nHassan’ın anlattığına göre yirmi sekiz yaşındaki oğlu Seccad pek çok Şii nTürkmen gibi Beşir kasabasının savunmasına katılmış, IŞİD militanlarınca nyakalanmış ve daha fazla acı çeksin diye başı ensesinden testereyle kesilerek nöldürülmüş. Keza 13-14 yaşındaki kız çocuklarının defalarca ırzlarına ngeçildikten sonra elektrik direklerine asılıp infaz edildiklerini aktaran nTürkmen liderler de hiç iç açıcı bir manzaradan bahsetmiyor. n n
Meselenin nstratejik açıdan en dikkat çekici boyutu, Türkmenlerin IŞİD’in önünden kaçarak nboşalttıkları bin yıllık kentlerinin birer birer Kürt kontrolüne geçiyor ve nTürkmen coğrafyasının hızla Kürtleştiriliyor olması. Bir yanda Türkmeneli nTürkmenlerden arındırılırken, diğer yanda da Peşmerge liderlerinden “girdiğimiz nyerlerden çıkmayacağız” açıklamaları geliyor. Dünyadan ve Türkiye’den çeşitli nuzmanlar, IŞİD’in Irak’a saldırması ve Erbil-Bağdat arasına yerleşmesinin Kürdistan’ın nkurulması için bir operasyon olduğu yorumunu yapıyor. Irak ordusunun Kerkük’ü tamamen nPeşmergelerin eline bırakması ve böylelikle bağımsız Kürdistan’ın önündeki son nengelin de ortadan kalkmış olması şüpheleri arttırıyor. Yarın ortalık nispeten ndurulduktan sonra Türkmenlerin yurtlarına geri dönüp dönemeyecekleri ve nkendilerini nasıl bir gelecek beklediği sorusunun cevabı bilinmiyor.
n nTürkiye’deki niktidarın mazlum İslam coğrafyalarına ilişkin gösterdiği hassasiyete katılmakla nbirlikte, Irak’ta öldürülen, sürülen, ezilen ve bizden başka umut nbağlayabilecekleri kimseleri olmayan Türkmenlerin haklarını korumak için de nbelli adımların atılması gerektiğini hatırlatmak istiyorum. Bu bağlamda nSomali’sinden Arakan’ına kadar uzanan yardım elimizi yanı başımızdaki nTürkmenlere de uzatmamız, yaklaşık bir buçuk milyon Suriyeli sığınmacıya nsorgusuz sualsiz kucak açtığımız gibi ülkemize gelmek isteyen Türkmenlere de nkucak açmamız ve Filistin için ulusal yas edecek seviyede olan duyarlılığımızı nbin yıllık vatanlarından sökülüp atılmak istenen Türkmenler için de harekete ngeçirmemiz isabetli olacaktır. Zira Somalili insansa Türkmen de insan, Arakanlı nMüslümansa Türkmen de Müslüman, Filistinli çocuklardan akan kansa Türkmen nçocuklarından akan da kandır. Nihayet unutulmamalıdır ki Anadolu Türklüğünün nbir parçası ve kader ortağı olan Türkmeneli’ndeki yangın söndürülmezse günü ngelecek bizi de yakacaktır.