Evleri ve işyerleri
soyulan insanların
yaşadıkları olaylar ilginçliklerle dolu...
Güler misin, ağlar mısın?..
Kimi, eşiyle yatak odasında
uyurken soyulmuş...
Kimi, ilaçla uyutulup
neyi varsa çaldırmış...
Kimi, şikayetçi oldu diye,
üst üste hırsızların gazabına
uğramış...
Bu nasıl cesaret?..
Geçenlerde bir doktor arkadaşım,
evinde hırsızla karşı karşıya kaldığı anı anlatırken
gülüyordu...
Hırsız benden korkmadı, ben adamdan korktumSTRONG>
diyordu...
Ve bir yandan da İyi ki
silah falan çekmedim; korkuyla
hırsızı vursaydım başıma bir yığın iş açacaktım
diyerek de bir sıkıntıdan kurtulmanın
sevincini dile getiriyordu...
Geçenlerde eski sanayi sitesinde de
ilginç bir hırsızlık olayı yaşandı...
Tunç Oto Familyanın önündeki 30 metre uzunluğundaki pik mazgallar
gece yarısı çalındı...
İşyeri sahibi hayret ediyor...
Bu kadar ağırlığı yerinden
nasıl kaldırdılar ve neyle taşıdılar?..
Eski sanayi sitesinin meydanında, iki bankanın bulunduğu
bir alandaki işyerinin önünde bu kadar
zahmete katlanan hırsızların çaldığı mazgallar kaç para eder?..
Hurdacılar, 40-50 YTL demişler!..
Hırsızlar, gerçekten de dalga geçer gibi davranıyor...
İşadamı Fahrettin Ulusoyun
başına gelenlere ne demeli?..
Bir hafta önce evi, bir hafta sonra da
fabrikası soyuluyor...
Herkesin hırsızlarla yaşadığı bir hikayesi mutlaka vardır...
Hırsızlar, gemi azıya almış durumda...
Kasası boş çıkan esnaflara
küfürlü notlar bırakmak ya da soydukları lokantada alem yapmak gibi...
Olayı sadece yoksulluk edebiyatıyla geçiştirmek
hırsızlara prim vermek olur...
Uzmanlar, hırsızlık olaylarına
karışanların çoğunluğunun uyuşturucu kullandığı görüşünde birleşiyor...
Ben de katılıyorum...
Yoksa böyle gırgır geçer gibi
davranabilirler mi?..
Gerçekten de insanın
başına sıkıntı olması an meselesi...
Yasalar yeniden
gözden geçirilmeli ve hırsızların
cesaretlerini kıracak
düzenlemeler getirilmelidir...