Başa gelen olaylardan ders almadıkça, sıkıntılardan kurtulmak mümkün değil...
O yüzden boşuna dememişler ya eskiler,Bir musibet, bin nasihatten iyidir diye...
E-posta adresime gönderilen ve İngilterede ilkokullarda okutulan Kırmızı ibikli küçük tavuk öyküsü
öylesine ibret verici ki...
İster ülkelerin,ister insan hayatına
uyarlayın, hiç farketmiyor...
Bu öyküde bugünlere dair çok şey var,
okuyunca hak vereceksiniz...
* * *
Zamanın birinde bir çiftlikte kırmızı ibikli küçük bir tavuk yaşarmış. Tavuk kendi yiyeceğini kendisi bulur ve bu güzel çiftlikte çok mutlu bir hayat yaşarmış. Bir gün buğday taneleri bulmuş ve bunları ekerek daha çok yiyecek elde edeceğini düşünmüş. Ancak, nasıl ekeceğini bilmediği için arkadaşlarından yardım isteyerek, Bu buğday tanelerini ekmek için kim bana yardım edecek? diye sormuş. Ördek yanıt vermiş:
- Ben yardım edemem ancak istersen sana kahve tohumu satabilirim. Buğday yerine kahve ekersen, çok para kazanır ve istediğin kadar buğday alırsın...
Ördeğin bu yanıtından sonra
domuz seslenmiş:
- Ben de yardım edemem ancak kahve ekersen ürünlerini ben satın alırım.
Bu sözleri duyan fare, söze atlamış:
- Ben buğday ekiminden anlamam ancak kahve ekmek için gereken parayı sana borç verebilirim, sonra ödersin.
Ticaretten ve tarımdan anlamayan kırmızı ibikli şirin tavuk, bu sözler sonrasında kahve ekmeye karar vermiş ve buğdaydan vazgeçmiş...
Ancak, kahve nasıl ekilir bilmediğinden yine yardım istemiş
ve arkadaşlarına yeniden seslenmiş:
- Kahve ekmek için kim bana yardım edecek?..
İlk yanıtı veren yine ördek olmuş:
- Ben yardım edemem ancak kahvenin çabuk büyümesi için gereken gübreyi sana satabilirim...
Umutsuzluğa düşen kırmızı ibikli küçük tavuğa bu kez yanıt,
domuzdan gelmiş:
- Ben kahve yetiştirmekten anlamam ancak kahveleri zararlı böceklerden korumak için ilaca ihtiyacın var, istersen sana satarım...
Fare, domuzun sözü biter bitmez lafa
karışmış:
- Gübre ve ilaç için gereken parayı istersen sana borç olarak veririm...
Sonunda kırmızı ibikli tavuk çalışmaya başlamış. Kahve yetiştirmek, buğday yetiştirmekten daha zormuş ve daha çok gübre ve ilaç gerekiyormuş. Ama, çok zengin olacağını hayal ederek sabretmiş. Ve sonunda hasat zamanı gelmiş ve gerçekten de tavuk çok miktarda ürün elde etmiş, kendisine yol gösteren arkadaşlarına Kahveleri satmama kim yardım edecek? diye sormuş...
Ördek:
- Ben yardım edemem ancak kahveleri işlemek ve paketlemek için benim fabrikama getirmelisin...
Domuz:
- Ben de yardım edemem, zaten her önüne gelen kahve ektiği için kahve fiyatları çok düştü, senin kahven beş para etmez...
Fare:
- Ben bu işlerden anlamam, ayrıca artık sana verdiğim borçları ödemen lazım.
Sonunda kırmızı ibikli küçük tavuk gerçeğin farkına varmış ve buğday yerine kahve ekmenin büyük bir hata olduğunu anlamış. Çünkü, borç içinde imiş ve yiyecek tek bir lokması yokmuş. Bu kez açlıktan ölmemek için yine yardım istemiş arkadaşlarından...
Ördek:
- Ben yardım edemem, senin hiç paran yok.
Domuz:
- Ben de yardım edemem, zaten herkes kahve ektiği için buğday eken de kalmadı, yiyecek yok.
Fare:
- Ben yiyecek bulamam. Ancak, bana borçlarını ödemediğin için para yerine senin tarlanı almak zorundayım; iyi bir tavuk olursan, belki senin o tarlada
boğaz tokluğuna çalışıp, benim için buğday yetiştirmene izin verebilirim...
Kırmızı ibikli küçük tavuk sonunda eskiden kendine
ait olan farenin tarlasında buğday yetiştirip, karnını doyurmaya çalışmış...
* * *
Bugününüz dünden daha iyi olsun. Sağlıklı ve huzurlu günler dileğiyle...