24 Haziran seçimleri için son düzlüğe girilirken Beştepe'nin izlediği strateji, mümkünse ilk turda kazanabilmek, bu mümkün değilse ikinci turda kendi rakibini seçebilmek üzerine kurulmuş gibi görünüyor.
***
Biraz daha başa dönelim... Hiç hesapta yokken Türkiye'ye hızlandırılmış bir erken seçime sürüklendi. Bunun birinci sebebi ekonomideki sıkıntılar olsa da bir diğer sebep, Türk siyasetine yeni giren İYİ Parti'yi henüz palazlanmadan saf dışı etmek idi...
Zira başlangıçta sadece ülkücü tabandan oy alacağı zannedilen İYİ Parti, çok farklı sosyal katmanlardan ilgi görmeye başlamıştı. Daha önce merkez sağa oy verenler, DSP'nin eski seçmenleri, ulusalcı sol görüştekiler, varoşlardaki ezilmiş kesimler, terör örgütü ile devlet arasına sıkışan Kürt kökenliler, değişim isteyen gençler, işsizler, kadınlar...
Bu farklı kesimlerin bir tabana oturması için gerekli zamanı vermeden İYİ Partiyi seçim atmosferine sokmak, mümkünse seçime girmesine mani olmak amaçlanmıştı. Bu maksat tam olarak hasıl olmasa da teşkilat yapısı henüz güçlenmemiş İYİ Parti için baskın erken seçim zorlu bir siyasal sınav haline dönüşmüş durumda.
***
Yaygın tabirle havuz medyası olarak isimlendirilen basın yayın kuruluşları ve TRT, İYİ Parti cumhurbaşkanı adayı Meral Akşener'e sert bir medya ambargosu uyguluyor. Sosyal medyada bir trol ordusu sürekli ona saldırıyor.
Buna karşın ana muhalefetin adayı Muharrem İnce için medya ambargosu pek uygulanmıyor. Kendisini ifade etmesine müsaade ediliyor.
Ak Parti'nin cumhurbaşkanı adayı Recep Tayyip Erdoğan, Akşener'i yok kabul ederken Muharrem İnce'ye sataşıyor. Bu sayede CHP seçmeninin öfkelenerek konsolide olmasını sağlıyor. Yüzde 25 civarında olduğu bilinen sosyal demokrat oyların Muharrem İnce'de toplanmasının ikinci tura onun kalmasını garanti edeceğini hesaplıyor.
***
Buna karşın Akşener'e sataşma işini de MHP liderine havale etmişe benziyor. Bu sayede İYİ Parti için ikinci bir ülkücü parti algısı oluşturulmaya gayret ediliyor. Böylece Ak Parti'den ve ulusalcı sol kesimden İYİ Partiye duyulan sempati azaltılmak isteniyor.
***
Anketlerde İYİ Parti'nin oyunu aşırı düşük göstererek bu partiye sempati duyan kesimlerde zafiyet algısı yaratmak için özel bir çaba gösterildiği de gözleniyor.
Ancak çarşıda pazarda, sokakta, kahvelerde, eş dost sohbetlerinde İYİ Parti'nin bir dip dalgası yaratma potansiyeli açıkça hissediliyor. Seçimin sürpriz partisi kim olur diye soran herkes, İYİ Parti'yi gösteriyor.
***
Peki, cumhurbaşkanlığı seçimi ikinci tura kalırsa ne olur? Millet ittifakının iki güçlü adayından Sayın Muharrem İnce mi yoksa Sayın Meral Akşener mi, mevcut cumhurbaşkanı Sayın Erdoğan'ı daha çok zorlar?
Bu soruyu cevaplarken iki dengeye bakmakta yarar var:
***
Birincisi, son zamanlarda Ak Parti'nin bir kere daha tedavüle sunduğu dış düşman klişesi... Buna çanak tutan kimi gelişmeler... Avusturya'nın tam da seçim önü camii kapatma kararları, Ege'de tırmandırılan Türk - Yunan gerilimi, Kandile doğru 16 senedir yapılmayan askeri manevraların başlatılması...
Bu gelişmeler, hem ekonomideki bozulmayı perdeliyor hem de milliyetçi muhafazakar seçmenin tercihlerini etkiliyor.
İkinci tura giderken HDP'nin desteğini alarak yüzde 35'lere yükseleceği anlaşılan Muharrem İnce ve muhtemelen yüzde 45'lerle yarışa devam edecek olan Cumhurbaşkanı Erdoğan arasındaki %50+1'e ulaşma çabası, ilk turda İYİ Parti ve SP'ne oy vermiş muhafazakar,milliyetçi, orta sağ seçmenin kararına göre şekillenecek.
Beştepe, eksik kalan oyları dış tehdit algısı ve sağ/sol klişesi üzerine seçim yarışını oturtarak tamamlayacağını hesaplıyor olmalı...
***
İkinci denge ise İYİ Partiye oy verecek seçmen profilinde gizli... Henüz kurulalı sekiz ay olmuş bir partinin tabanı ötekiler kadar oturmuş durumda olmadığı için konsolide etmesi kolay değil... Bir başka deyişle İYİ Parti seçmeni, ilk turda Akşener'e oy verirken ikinci turda blok halde belli bir davranış sergileyemeyebilir.
***
Bunun içini bazı örneklerle dolduralım:
İlk turda milletvekilliği için üç hilalden kopamayan ama eli de Ak Parti adayına cumhurbaşkanlığı seçimi için gitmeyen önemli bir seçmen kitlesi var. Bu seçmenler ilk turda büyük çoğunlukla Akşener'e oy verecekler, ama ikinci turda karşılarında ülkücü geçmişi olan bir aday görmeyince ne yapacaklarını ön görmek mümkün mü?
İlk turda Millet İttifakında kalarak milletvekili çıkartan ve amaçlarına ulaşan Saadet Partili seçmen, ikinci turda muhafazakar Erdoğan ile Sosyal Demokrat İnce arasında nasıl bir tercih yapacak?
Daha önce Ak Partiye oy vermiş merkez sağ seçmenler ve varoşlardaki (çoğunluğu işsiz gençler ve annelerinden oluşan) seçmenler ilk turdaki İYİ Parti tercihlerini ikinci turda ittifak disiplini içinde koruyacaklar mı?
***
İkinci tura Muharrem İnce kalırsa, İYİ Parti seçmenin kentli, eğitimli kesimi Muharrem İnce'ye oy vermekte tereddüt etmeyecektir. Ama bunu tüm İYİ Parti seçmenlerine genellemek ne kadar mümkün olur bilemeyiz.
***
Peki HDP seçmeni ikinci turda milliyetçi çizgiden gelen Akşener'e oy verir mi? Bu kritik bir soru tabii...
İşin doğrusu, HDP'nin ikinci turda karşısındaki alternatif aday tercihi muhakkak Muharrem İnce olacaktır ve bu durumda tereddütsüz oyunu Muharrem İnce'ye vereceklerdir.
Ama "Erdoğan mı, Akşener mi" tercihleriyle karşılaşan HDP'lilerin gönülsüz de olsa muhalefete oy verecekleri anlaşılıyor.
***
İkinci tura giderken seçmen kararını etkileyecek önemli bir faktör, meclisin ilk turda nasıl şekilleneceğidir. Eğer muhalefet 300 milletvekilini HDP ile birlikte aşarsa bu durumun İYİ Parti'nin milliyetçi muhafazakar seçmenleri üzerinde nasıl bir algı yaratacağı bellidir.
***
Bütün bunlar, Beştepe'nin seçim stratejisini bir kez daha ortaya koyuyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan, eğer yarış ikinci tura kalırsa karşısında sağ/sol ayrışması ve milliyetçi - muhafazakar klişeler üzerinden alt edeceği bir rakip görmenin hesaplarını yapıyor.
Bu amaçla oluşturulan algı yönetiminin sahada karşılık bulduğu, CHP'li seçmenin kendi adayı etrafında konsolide edildiği gözleniyor.
***
Bakalım Türkiye'nin kader seçiminde milliyetçi kesimle birlikte iktidara gelme fırsatını yakalamış olan Türk solu, karşı tarafın ezberlerini bozacak bir seçmen davranışı gösterebilecek mi? Yoksa ilk turu geçerek finale kalmayı kendileri için yeterli bir zafer olarak mı görecekler?