Elektronik posta adresim, okuyuculardan aldığım ilginç mektuplarla doludur.
Kimi yolsuzluklar üzerine yazmıştır, kimi de haksızlıklara isyan etmiştir...
Bu mektupları okurken, çoğu zaman
Vay anası dedirten sözcüklere rastlarım...
Mektupların sahiplerini
pek tanımam. Ama, onların
bizleri gözlemlediğine çokça tanık olmuşumdur...
Sadece bizleri mi?..
Şehirde ve ülkede ne olup bittiğini de...
Aslında, bu bir öz denetimdir...
Kuvvayi Milliye gazetesinden
alınmış bir yazı bana da
ulaştırıldı.
İlginç buldum ve sizlerle paylaşmak istiyorum:
Bundan birkaç yıl öncesine kadar F-16 üretim merkezi TAIde uçakların
dost-düşman tanımlamasını yapan elektronik sistemi, bir tane bile Türk
mühendisin giremediği bir bölümde üretiliyordu.
Bu sistem, Türk F-16sının bir uçak ile karşılaştığında karşıdakinin dost
mu, düşman mı olduğunu pilota iletiyordu. Yalnız burada bir sorun vardı. Bir
Türk F-16sı stratejik kadim dostlarımızdan(!) ABD, İngiliz veya Yunan
uçaklarından biri ile karşılaştığında onları dost görüyordu. Bu da bir
savaş halinde bu kadim dostlarımızın(!) bizi sinek avlar gibi avlayabilmesi
anlamını taşıyordu. Aselsan mühendisleri, 6 ay gibi kısa bir sürede ABD
tarafından bize güdülen bu uçak tanıma sisteminin hakimiyetini lehimize
çevirmeyi başardı. ABDnin yıllarca çalışarak kurduğu tezgah, dahi Türk
mühendisleri tarafından kısa bir zamanda bertaraf edilmişti.
Peki, dahi mühendislerimiz şimdi ne ile uğraşıyorlardı?
Kadim dostumuz(!) ABD, sadece uçak tanıma sistemini elinde tutma kozuna
sahip değildi. Bundan daha vahim ve önemli bir kozu var:
ABD, herhangi bir savaş veya askeri operasyon sırasında ABD tarafından
satılmış veya modernize edilmiş elektronik sisteme sahip uçak, helikopter,
tank, zırhlı birlikler, izleme sistemleri gibi hayati araçları
uydusundan verdiği bir emirle saf dışı bırakabiliyor.
Yani, kendi yaptığı bu elektronik sistemler istendiği anda uzaktan kumanda
misali uydulardan kontrol edilebiliyor. Bu, Türk ordusunun savaş başlamadan
yenilgisi anlamına geliyor.
Yazı; Aselsandaki intiharlarla ilişkilendirilerek,
şöyle devam ediyor:
Aselsan mühendisleri, uçak tanıma sistemlerinin
millileştirilmesi konusundaki başarısından sonra, benzer bir başarıyı bu ABD güdümlü
elektronik sistemlerinin kontrol dışı bırakılması, uydu müdahalesini
bertaraf edecek yeni elektronik sistemlerin geliştirilmesi, silahlı
gücümüzün millileştirilmesi için çalışıyorlardı.
İster paranoya, ister komplo teorisi deyin,
bana ilginç geldi...
Bir kurumda peş peşe yaşanan intihar olayları
bir tesadüf olabilir mi?..
Ve bir ilginç mektup daha...
ABDnin, Iraktaki operasyonlarını Ankaranın Gölbaşı yakınlarında Gökçehöyük köyündeki
uydu istasyonundan yönlendirdiği iddiaları...
Hatta, bir televizyon programında
askeri uzman bunu ağzından kaçırmış ve savaş sürdüğü için komşu ülkenin adını vermemiş...
Tüm bunlar, dünden bugüne olmadı ya...
Yıllardır süren bir kuşatılmışlık...
Şimdi AK Partiyi Teslimiyetçilikle suçlayanların
geçmiş iktidarlarına bakıp, Bizim de hatalarımız oldu diye kendilerini
sorgulamaları gerekmez mi?..
Günü kurtarmak için ülkenin
yarınlarını ipotek altında bırakanlar,
hala yalana devam ediyor...
Tencere dibin kara, seninki benden kara...
Satılacak bir şeyler varsa,
alacak birileri de mutlaka çıkar!..