Basın sektöründe
teknolojik gelişmeler,
akıllara durgunluk
veriyor...
Gazeteci; haberi, fotoğrafı ve görüntüleri
büroya dahi
gitmeden
internet üzerinden
saniyeler içinde
geçebiliyor...
40 yıl önce
söyleselerdi,
inanır mıydık?..
Anadolu nun ücre köşelerinde
daktiloyu görmeden
vefat eden
büyüklerimizi
hatırladıkça;
Nereden nereye geldik
diyorum...
Bir haberi
geçebilmek için
Basın tercihli
olmasına rağmen
şehirlerarası telefon sırasında
geçen günler,
film kasetlerini
merkeze ulaştırmak için
yazın sıcağında kışın
ayazında
saatlerce
yoldan geçecek
otobüsü
beklemek
zorunda
kaldığımız
zamanlar,
birbirimize haber atlattığımızda
gocunmak yerine
kutlanılan
yıllar,
zorda kalana
bir kare filmin
esirgenmediği
mesleki dayanışmanın
en içten
dönemleri...
Şimdi, ne telefon sırası bekleyen
var ne de haber zarfını
verecek otobüsü...
Ne haber atlatma zevki
var ne de
zorda kaldım diyene
bir kare fotoğraf ve
birkaç saniyelik görüntü veren...
Meslekte, bir yaş büyüğün ağabey
10 yaş büyüğün baba
diye saygı gördüğü
yıllar, çoktan geçti...
Mesleğin tanımı ve anlamı da
değişti...
Okuma-yazması olup olmadığı
tartışılan biri, cebine 50 lira
koyup, bir internet sayfası açtığında,
kendini Alemin kralı sanıyor...
İçindeki tatminsizlik
duygularını
sayfalarına kusup,
toplumu kirletmeye
çalışan bu tipler de
maalesef
gazeteci kimliğinde
aramızda dolaşıyor...
Mesleğe başladığımız
dönemde de vardı böyleleri...
Ancak, onların bile
bir Raconu vardı...
Bugün, basın sektöründe
ulaşılan teknolojik yapılanmalarla
kazanılanlarla
kaybedilen değerleri
karşılaştırıyorum da
Keşke diyesim geliyor...
İnsan yoksa işin içinde
ne yazı ne de
fotoğrafın anlamı
var...
Önce insan olmak lazım!..
Bu vesileyle; Nostaljik olarak kutlanılan
Çalışan Gazeteciler Günü nde,
değerlerini kaybetmeden
aramızdan
ayrılmış
büyük-küçük tüm gazetecileri
rahmetle anıyor;
her şeye rağmen mesleği onuruyla yapmaya
çalışan meslektaşlarıma da
en içten saygılarımı sunuyorum...