Siyasetçi yürekli olur, sözünün arkasında durur...
Amacı, halkı aydınlatmak, yanlış giden işlerin düzeltilmesine vesile olmaktır...
Siyasetçiyi siyasetçi yapan değerleridir, inançlarıdır, duruşudur...
Siyasetçi, aynı hedefe koşan maratoncu gibidir...
Kazanmak için belden aşağı vurmak yerine, rakiplerine karşı belgelerle konuşur, projeler ortaya koyar...
İdeal siyasetçi budur...
Böyle bir profili Samsunda kaç adayda görmek mümkündür?..
Bazılarını bir kenara bırakıyorum... Ama, bazıları var ki, insana pes dedirttiriyor...
Kuytu köşelerde atıp tutan, meydana gelince susanlar, gazeteciyi görünce Yazsana derler...
Gazeteci, Açıklama yap, yazarım deyince karşı tarafın yanıtı hazırdır; Beni karıştırma...
Bu şehre ne oldu böyle?..
Çıkar ilişkileri, akrabalıklar, hemşehrilik dayanışması ve beklentiler...
Olur ya, bir gün işi düşer...
Bir alem şehirdir, bu şehir...
En kral ip cambazları bile, bu şehrin girdaplarında karşıdan karşıya geçerken düşme tehlikesi yaşarlar...
Dün dündür, bugün bugündür...
Bir gün bakarsınız, bir hırsızı asmaya kalkışanlar, gün gelir, bu çakalı baş tacı ederler...
Kimlerdir bunlar?..
Nokta kadar menfaate, virgül gibi eğilenler...
Dün cebinde üç kuruşu yokken, bugün kudretin gölgesinde yeşerip, servet edinenler...
Ne siyaset kalmış, ne de etiği...
Fikrin yarışmadığı bir arenada menfaat kavgasını izlemek zor geliyor insana...
Bu kokuşmuşluğu yakın tarihe not düşeceklerin çok işi var...
Belki de bu manzaranın sosyolojik analizini yapmak, gazetecilerden çok, bilim adamlarına düşecek...
Ve gün gelecek, bu çirkinliklerin aktörlerinin torunları, tarihin sayfalarında rastladıkları büyüklerinden utanç duyacak...
Nerede olmak istediğinize siz karar verin!..
Ama, bedelini torunlarınıza ödetmeden...