Geçen hafta, konumuza inanç bazından başlamıştık; bu hafta uygulamalardan devam edelim.
Babacan'ın AB'den sorumlu olduğu dönemde, AB'den gelen heyetteki bazı kişilerin, Cuma ve Bayram namazlarındaki hutbelerde okunan "İnneddine indallahil İslam" ayeti kerimesinden rahatsız olduklarını ve "Ne yani; Allah indinde din, sadece İslam mıdır?" eleştirisiyle rahatsızlıklarını ilettiklerini duymuştuk.
Ve -her ne hikmetse- Diyanet İşileri Başkanlığımızın yayınlamış olduğu, -o zamana kadar uygulanmakta olan- hutbe kılavuzunun değiştirilerek, söz konusu Ayet-i Kerime'nin çıkarılıp yerine hadis konulduğunu görmüştük.
Diyanert-ilahiyat camiasından hiç bir Allah'ın kulu, çıkıp da "Ne yapıyorsunuz? Yaptığınız yanlıştır" dememişti.
Niye mi dememişti?
Diyanetin ve siyasetin emirlerine karşı görüş beyan etmek, iki şey gerektirir: Allah sevgisi veya korkusu ile dünya malına makamına eyvallah dememek...
"Bir elime güneşi, diğer elime ayı verseniz yine vaz geçmem" diyen Peygamber'in ümmeti olmaya liyakat ve cesaret gerektiğini unutmamak...
Konunun özüne dönecek olursak...
Hemen belirtelim söz konusu ayetin hutbede okunması, ne farzdır; ne de sünnet. Örftür; adettendir.
Okunması veya okunmaması da ihtiyaridir. Hutbedeki hatib (imam) kendi arzusu ile okumazsa, hiç bir şey denemez. Nitekim, Mehmet Hoca ile bir tartışmamızda, "Hocam, ben imamlığa başladığımdan beriz söz konusu ayeti zaman zaman okurum. Bakanlığın isteği üzerine diyanetin yayınladığı kılavuzu ciddiye almam" demesi üzerine, -yaşadığımız tartışma için karşılıklı özür ve helallik dileyerek- konuyu kapatmıştık.
Ama herkes Mehmet Hoca değil. Cami içerisinde çok ciddi tartışmalar yaptığımız imamlarımız da oldu.
Ve onlar, -her ne hikmetse(?)- genellikle şehir merkezlerindeki büyük camilerin imamları idiler. Kenar mahalle ve köy camilerin imamları daha cesur oluyorlar.
Niye mi tartıştım?
Cenab-ı Allah'ın lafzını, kul iradesi ile okumaktan kaçındıkları için...
Açıklaması şu...
Cenab-ı Allah Ayet-i Kerimesi'nde buyurmuş.
Müslüman olmayan bir kulu, buyrulanı beğenmeyip, itiraz etmiş; Müslüman geçinen biri de "ayetin okunmaması için" irade buyurmuş.
İrade, imamlara kadar gelmiş ve...
Bir kısım imam efendiler, -gelen buyruk üzerine- ayeti okumaktan kaçınır olmuşlar.
Yani ki, Allah'ın hükmünü tekrarlamaktan, kulun iradesi ile kaçmışlar.
Yani ki, kul iradesini, Allah'ın sözünün önüne koyar olmuşlar…
Demez misiniz? Bu, ŞİRK değil mi?
Ve olayın can alıcı kısmı:
Adaam sadece kendinden sorumlu olsa, "günahı da sevabı da kendine" der geçersiniz.
En fazla bir kere ikaz eder; anlatırsınız.
Ama…
Olay, o kadar basit değil.
ŞİRK'e düşen kişiden, imam olur mu? Peşinde namaz kılınır mı?
Bilmeden kılanlara diyecek hiç bir sözüm yok.
Ya diğerleri... Bildikleri halde ses çıkarmayıp; şirke düşen imamların peşinde namaz kılanlar...
Cenab-ı Allah, affetsin; hidayet nasip etsin....