NASA'nın keşif aracı olan InSıght, 6 ay süren yolculuğun ardından kızıl gezegene iniş yaptı...

483 milyon kilometre yol kat etti...

Aracı taşıyan roket ortalama 111 bin kilometre/ saat hızla yolculuk etti...

Gelin bu habere farklı bakalım...

***

Yıllar öncesine gidelim...

İlk açıklamaların ardından gazetelerde haber:

Türkiye Uzay Araştırmaları Merkezi (TUZAM) Mars'a araç gönderme projesi başlatması tartışmalara neden oldu...

Prof. Dr. Hayati Herşeyibilir, "Bu yapılan Allah'ın yaratma iradesine başkaldırıdır" dedi...

Abdülakçe Cemaati Lideri, Abdül Dolar, "Marsa gidip orada yaşayan melekleri rahatsız etmek densizliktir. Buna izin verenler ve bu projede görev alanların yeri cehennemdir"...

Cumhurbaşkanı, "Bu proje ülkemizin, tüm dünya ülkelerinden ne kadar ileride olduğunun bir göstergesidir. Ülkede çıkarılmak istenen olaylar iç ve dış muhaliflerimizin bu başarılarımızı gölgeleme oyunudur"...

Muhalefet liderleri, "Ülkeyi yönetenler görevden düştükten sonra kendilerine yaşayacak yer arıyorlar. Marsa da saray yapmaya kalkışırlarsa şaşırmayın"...

Sokaktaki vatandaş: "Marsta kurulan pazar ucuz mudur acaba? Orada da elektrikten sayaç okuma bedeli, hizmet götürme bedeli gibi kazıklamalar var mıdır?"

***

Tartışmalara rağmen vakit gelmiştir...

Mars'a gidecek aracı götürecek roketin fırlatılması için tören zamanıdır...

Tören yeri olarak açık hava seçilmiştir...

Binlerce kişi düğmeye basılma anını görmek için oraya getirilmiş...

Hesaplamalara göre saat 22.00'de fırlatmanın gerçekleşmesi gerekmektedir...

Tören başlar...

TUZAM Genel Müdürlüğü Proje Daire Başkanı bilgi verir...

TUZAM Genel Müdürü konuşur...

TUZAM'ın bağlı bulunduğu Bakan...

Saatler 21.45'tir...

Dönemin Cumhurbaşkanı mikrofona gelir...

Önce iç siyaset, muhaliflere yüklenmeler...

"Bu projeye karşı olanlar teröristtir" falan derken...

Saat 22.00 olur...

Proje mühendisi basalım artık düğmeye demek için kürsüye yaklaşırken, korumalar tarafından alaşağı edilir...

Konuşmalar, balon uçurmalar, sloganlar derken...

Saat 23.00'te düğmeye basılır...

***

Ortada ne rota kalmıştır, ne de gerçekleşecek bir programlama...

Neyse ki mühendisler devreye girer...

Altı aylık yolculuk sırasında gerekli veriler yeninden düzenlenir...

Aracın Mars'a inme günü gelmiştir...

Dev ekranlar kurulur...

İnme tuşuna dönemin Cumhurbaşkanı ve bakanlar birlikte basacaktır...

Tören başlar...

Yine bildik protokol konuşmaları...

Bu kez daha dikkatlidirler...

Herkes yerini alır...

Protokole giren bir siyasetçi yakını...

"Bu butona mı bacağız" diyerek butona basmasın mı?

Atmosfere girerken açılır paraşüt...

Her şey kül olur...

Alelacele dev ekranlardan ve TV'den görüntüler alınır...

"Yayın koptu ama aracımız Mars'a indi" diye anonslar yapılır ve haberler yayımlanır...

Bu arada buluşma mekanlarında...

"Mars'taki melekleri rahatsız edenlerden Allah hesabını sorsun" bedduaları...

Bazı meydanlarda...

"Marsa değil, mutfağa inin!" mitingleri yapılmaktadır...

TUZAM'ın Marsa gönderdiği araç yanmıştır ama...

Teknik becerisi yüksek insan gücümüz...

Ülkenin ıssız ovaları ve dağlarından fotoğrafları, Mars fotoğrafı diye servis eder!

***

Yani...

Millet giderken Mars'a...

Biz hala "çiftliğin sahibi kim olacak?" diye kavga edelim...

Bir gün insanın yok ettiği dünyada zombileşerek yaşayan torunlarımız...

Kemiklerimizi, topraktan çıkararak kemirirken soracak bunun hesabını!