Bizler tüketiciler olarak atmış olduğumuz her adım ile veri yaratıyoruz. Kullanmış olduğumuz akıllı telefonlar aracılığı ile de bu veri sağlama işi çok daha kolay hale gelebiliyor. Örneğin adım sayar uygulaması ile günlük kaç adım attığınız, atmak zorunda olduğunuz adıma ne kadar yaklaştığınız/yaklaşamadığınız, kaç kalori yaktığınız gibi verileri size anlık olarak veriyor. Söz konusu uygulamanın bildirimler kısmında yer alan detaylara gelince işte o zaman işler çok daha farklı hale geliyor. Orada açık olan 'izin ver' seçeneğini pasif hala getirmez iseniz işte o zaman farklı ürünlerin tanıtımlarına maruz kalabiliyorsunuz. Hele bir de konum bilginiz açık ise konumunuza bağlı olarak gelen işletmeler de farklılık gösteriyor.
Biz pazarlamada müşterilerimizi çeşitli kriterlere göre sınıflandırıyoruz. Bunun literatürdeki karşılığı da pazarın bölümlendirilmesi İngilizce karşılığı olarak da segmentasyon adını veriyoruz.
Yaşadığımız teknoloji devrimi ile beraber artık işletmeler klasik araştırma şekillerini de terk ediyor. Eskiden anketler, odak grup görüşmeleri gibi birçok teknik kullanılıyor iken bugün artık geliştirilen yazılımlar sayesinde araştırma da şekil değiştirdi. Artık algoritmalar çağını yaşıyoruz. Sanal ortamda bırakmış olduğumuz izler sayesinde işletmeler söz konusu algoritmalar sayesinde bize çok daha rahat ulaşıyor. Üstelik bunu ismimize özel şekilde yapabiliyor.
Bu algoritmalar artık pazarlamanın her alanında kullanılabiliyor. Örneğin bir seçim kampanyası yürüttüğünüzü düşünelim. Seçmen davranışını tahmin edebilmeniz için artık klasik araçların yanında sosyal ağlar sayesinde işleriniz çok daha kolay hale geldi. Aynı fikirde olan insanlar, aynı mesleği icra eden kişiler bir araya geliyor ve gruplar oluşturuyorlar. İşte artık geliştirilen algoritmalar sayesinde bu gruplara özel mesajlarınızı anında ulaştırmanız mümkün.
Bu durum bizi 'mikro hedefleme' kavramı ile karşı karşıya getiriyor. Coğrafi ya da psikolojik bölümlendirme gibi klasik bölümlendirme şekilleri büyük veri sayesinde artık 'mikro' hale geldi.
Veriyi bilgi haline dönüştüren, bilgiyi fonksiyonel hale getiren bireylerin ve işletmelerin önde olduğu/olacağı bir dönem yaşıyoruz/yaşayacağız.