Boşa dememiş büyüklerimiz...
"40 gün deli deme, deli olur" diye...
Çünkü 40 gün birine deli derseniz...
Delirmez belki ama...
Duyanlar için oluşan algı, onun 'deli' olduğudur...
***
Hane hep deriz ya...
"Ben kendimi biliyorum, kendimden eminim" diye...
Ihhhh! Yetmez...
Hele günümüzde...
Önemli olan sizin nasıl bilindiğinizdir...
Sizi tanıyanların...
Tanıyanları tanıyanların...
Ve onların tanıdıklarının...
Sizin hakkındaki duyumları neyse...
Siz O'sunuz!
Fazlasıyla, eksiğiyle...
Doğrusuyla, yanlışıyla...
Yani 25'inci saatinizde sizinle ilgili oluşan algı...
Sizin yokluğunuzda sizinle ilgili yapılan değerlendirmeler...
Kulaktan kulağa...
Ağızdan ağıza dolaştığı kadarıylasınız!
***
Hani hep derler ya...
"İnsan ya anasıyla ya da anısıyla anılır" diye...
İşte bu da onu anlatır...
Bazen yaptığınız kötü şeyler, yapmadıklarınızın potansiyeli...
Bazen yaptığınız iyilikler, yapacaklarınızın teminatıdır...
Ama bazen...
Asla her zaman değil!
***
Günümüzün bir kötü tarafı daha var...
"Anasıyla anılma" genelde 2-3'er kişilik gruplar içinde olur...
Ama bu aynı sayısal gruplarla binlere ulaşabilir...
Gruplardaki övmeler ise 'yağcılık' süzgecinde kalabilir...
Yani...
O grubunda içinde yer alırsınız ama kimse size bunu söyleyemez...
Sonra da bir bakmışınız...
Hakkınızda oluşan algı...
Taaa... derinlere kadar uzamış gitmiş...
Ve siz...
Yönetemediğiniz algınızın kurbanı oluvermişiniz!
***
Peki nasıl yöneteceğiz o 25'inci saati...
Farkına varmadan oluşturduğumuz algıyı...
Çok basit...
Aynaya bakarak!
Kendinizi savunma mekanizmasının korumasından kurtarıp eleştirerek...
Ve...
O eleştiriler önderliğinde uzun süre...
İçerdekiyle, dışardakinin aynı kişi olmasını sağlayarak...
Yani...
Öz de iyi özellikleriniz varsa, onu ortaya koymaktan çekinmeyin...
Kötü özellikleriniz varsa...
Annenizden özür dileyin!