Bundan bir süre önce, AK Parti milletvekilleri TBMMde Musa Uzunkayanın odasında biraraya gelir...
Uzunkayanın odasında buluşmaları, onun arkadaşları arasında lider oluşundan değil, bir tesadüf eseridir...
Konu; Milli Eğitim Müdürü Cevdet Aydının görevden alınmasıyla ilgilidir...
Herkese tek tek fikri sorulur...
Ve oradaki milletvekilleri, bir süre tartıştıktan sonra Cevdet Aydının görevden alınması konusunda hemfikir olur...
Milletvekilleri daha sonra Genel Kurula katılmak üzere odadan ayrılırlar...
Söz verilmiştir ama bir de Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelike sunulacak imza işlemi vardır...
Yani, bu kararın tüm milletvekilleri tarafından imzalanması gerekir...
İmzalar daha sonra atılır ve belge Bakan Çelike ulaştırılır...
Milli Eğitim Bakanı Çelik de, bir süre önce Özel Eğitim Kurumları Genel Müdürlüğünde Daire Başkanı olarak Ankaraya atadığı Milli Eğitim Müdürü Cevdet Aydını, milletvekillerinin isteği doğrultusunda görevden alır...
Oysa, Daire Başkanı sıfatıyla Samsundaki görevini sürdürmesini Milli Eğitim Bakanı Çelik istemişti...
Neyse, konumuz bu değil...
Konumuz, Mustafa Çakırın önce görevden alınmasını istediği Milli Eğitim Müdürü Aydın için söyledikleri: Başarılı bir bürokratın görevden alınması Samsun için kayıp olur...
Haydaaaa...
Bu ne perhiz, bu ne lahana turşusu...
Madem öyle niye karşı çıkmadın?..
Neden milletvekili arkadaşlarını savunduğun bürokrat için ikna etmedin?..
Timsah gözyaşları mı?..
Avını yerken gözyaşı döken timsah gibi mi?..
Bu hiçbir biçimde doğru bir davranış şekli değil...
Milli Eğitim Müdürünün görevden alınabileceğini yazmıştım...
Nedeninin ise, bir milletvekilinin dersanesiyle ilgili teftiş raporları olabileceğini de söylemiştim...
Eğer bununla ilgili değilse, milletvekilleri Cevdet Aydını neden istemediklerini de kamuoyuna açıklarlar herhalde?..
Eğitime Yüzde 100 Destek Kampanyasında öve öve bitiremedikleri müdür, ne olmuştu da birden bire işlerine gelmemişti?..
Bildikleri bir şey varsa, bizimle paylaşsınlar da merakımızı giderelim!..