Merhaba dostlar... Tekrar merhaba....
Sevgili Osman Kara emrettiler; bize yazmak düşer.
İlk yazım için bizim Büyük Cami'yi; imamını vaizini yazmayı düşünüyordum ki Rumlar ve papazları gündemimize "GÜM" diye düştü.
Haberim olmamıştı. İki-üç gün önce, Yunanistan'dan gelen papaz ve bazı zıpçıktılar Bafra'ya gelip ayin tertiplemişler.
BRT Haberden anladığımıza göre, içlerinden "Nicos Michailidis" adlı birisi sosyal medyada paylaşım yapmış.
Aynen yazıyorum: "Batı Pontos, Bafra, Otkaya Mağarası. Bu mağarada Topal Osman'ın terörist katilleri tarafından onlarca Rum vatandaşı, çocuk ve yaşlı öldürtüldü. Bedenleri ormana atıldı. 100 yıl sonra o masum insanların anısına bu mağarada bir ayin gerçekleşti, mumlar yakıldı. Unutamıyoruz."
Evet aynen böyle yazmış…
Hayır hiç yanlış düzeltmeye kalkışmayacağım. Dört satırdaki yanlışlarından her birine bir (+) koysam, benim yazı Rum mezarlığına döner.
Sadece şu... Merzifon'daki Amerikan Koleji'nde Türkçe öğretmeni Zeki Bey'i öldürenler kimdi?
Erzurum'da, Sivas'ta, Amasya'da yüzlercesinin cesedi tek bir çukura gömülen insanlarımız, "incir ağacından düşerek" mi öldüler?
Onlar: köyleri basanlar, yüzlerce Müslüman Türk'ü öldürenler... Yunanistan vatandaşı mı idiler? Onlar, kimin ekmeğini yiyip; kanlarını içtiler..
TOPAL OSMAN'A, SİLAH ARKADAŞLARINA, ŞEHİTLERİMİZE, GAZİLERİMİZE, RAHMET... MİNNET... ŞÜKRAN...
Dedem de onlardan biri olmuş.
Gurur duyuyorum.
Bana sorarsanız: az bile...
Kızdığım bizler...
Önce Trabzon, ardından Sümela, ardından Ahtamar...
Yetmedi duvarları bile kalmamış; hayal meyal temelleri seçilen bir sürü kilise.
......
Beyler, uyanmamız için daha ne olması lazım?
Ama siz, hangi sözleri hak ettiğinizi bilirsiniz.
Söylenmiş kabul edin.
....
Gelelim Büyük Cami Olayına...
Rahmetli Umut Fırat kardeşimin cenaze namazı için gittim.
Başka şansım olmadığından, vaizi dinlemem gerekti. Zira içerdeki vaaz aynen dışarıya da naklediliyordu.
Hoca efendi, erkeklerin dört kez evlenmesinin Allah'ın bir lütfu olduğundan bahsediyor ve tek evliliği eleştiriyordu.
Bu esnada cenaze namazı için cami avlusunda bulunan sayısız kadını-bacılarımızı ya görmezden geliyor veya onlara laf sokuyordu.
Görüşlerine esas aldığı ayeti kerimenin devamını söylemekten ısrarla kaçınıyordu. Zira, Ayet-i Kerime dört evliliğe izin verirken sonunda ekliyordu. "Yine de sizin için iyi olan tek evliliktir."
Bizim vaiz efendi, ayetin son hükmünden bahsetmiyordu. Tıpkı birilerinin, "Sarhoşken namaza yaklaşmayın" emrinin ilk bölümünü kasıtlı olarajk atlaması gibi...
Yetmedi; devam etti. Allah'ın emrinde "huriler" varmış ama "nuriler" yokmuş. Nurilerden bahsedenler, günaha girermiş.
Yetmedi, cennette erkekler 70 boğa gücünde olacakmış. Her türlü ihtiyaçları karşılanacakmış.
Adam cennetlik müslümanların bu dünyada kırmadıkları cevizleri öbür tarafta kırmalarının normal olacağını anlatıyordu.
Bu nasıl bir cennet algısı, kızmamak, çıldırmamak elde değil.
Yetmedi, kadınlar cennette kocaları ile birlikte olacaklarmış.
Açıklamadığı iki konu vardı. Aklıma takıldı..
Ya kadınlar, bu fani dünyayı kendilerine cehenneme çeviren kocalarıyla, -cennette bile olsa- birlikte olmayı istemezlerse?
Hele hele, kadın ya birden fazla kez evlenmişse... Öbür tarafta kimle olacak? Yoksa kocalar sıraya mı girecek?
...
Cami içinde namaz vaktini bekleyen bizim delilerden Necmi Akkoyunlu, bu sözleri duyduğunda, "böyle hocanın peşinde namaz kılınmaz" diyerek Cami'den çıktı. Onunla beraber başkaları da oldu.
Ben ve arkadaşlarımda aynı düşüncede idik.
Son ana kadar...
Son anda... burası o hocanın değil; Allah'ın evi dedik..
Ama....
böyle bir vaizi, merkezi bir camide görevlendirdiği için müftülüğe de saygılarımızı sunduğumuzu beirtmek isterim.
....
Sözün kısası...
Elin Papazı gelip benim ülkemde, şehitlerimin kemikleri üzerinde bana hakaret ederken; benim vaizim (Buradaki "benim" lafı kerhendir), erkeklerin 70 boğa gücünde olmasını, 70 huriyle vakit geçirmesini , "din" diye anlatıyor.
Sana sığınıyoruz..
Aklıma, vatanıma, bayrağıma, devletime, milletime sahip ol, Ya Rabbi!
En önemlisi de...
İslam'ı böylesi müslümanlardan (?) sen muhafaza eyle, Ya Rabbi!
Dinimi- imanımı sen koru, Ya Rabbi!