Yargıtay 5. Ceza Dairesinin verdiği kararla,
yaygın biçimde bilinen rüşvet tanımlaması da değişiyor...
Memur, yapması gereken bir işi
yerine getirip menfaat sağlarsa, bu rüşvet sayılmayacak...
Memur, yapmaması gereken
bir işi menfaat karşılığında yaparsa, rüşvet
suçundan yargılanacak...
Rüşvetini veren vatandaşın da
bu eylemi söz konusu kapsam içinde
değerlendirilecek...
Bu satırları yazarken
kafamdan şöyle bir senaryo geçti:
Güya X bir daireye gidiyorum. Bir hayli sıra var. Bir belge imzalatıp çıkacağım. Zamanım da kısıtlı. Hemen öne geçiyorum. Cebimden bir miktar para çıkarıp memura uzatıyorum. İmzalarsan bu parayı sana vereceğim, diyorum. O da Müdürüm görür mü acaba? demeden, hiç tereddüt etmeden parayı alıp imzayı, mührü basıyor. Arka sıradaki kişi, Ne oluyor? demeye kalktığında
Para verdim, işim hızlı görüldü, sana ne? diyorum. Tabii ki, adamın da gıkı çıkmıyor. Suç yok ki ortada. Memur, yapması gereken işi yaptı sonuçta...
Aslında, çok kötü bir senaryo...
Gerçi memurun her vatandaşa
adil davranma zorunluluğu var ama
böyle de bir karar var ortada...
Her memur için elbette
söylemiyorum ama Bahşiş almayı kafasına koymuş
birine ne yapacaksınız?..
Cezası yok ki...
Yüz kızartıcı suç da sayılmıyor...
Sürgüne mi göndereceksiniz?..
Esas ondan sonra sürgüne gönderen sürünür,
bir de tazminat ödemek zorunda kalır...
Rahmetli Özal,
Benim memurum işini bilir dediğinde
cümle alem ona kızmıştı...
Ne demek yani, memur rüşvetçi mi? diye...
Ne oldu şimdi?..
Memurlar yeniden örgütlenecek gibi...
Bahşiş Almayan Memurlar Federasyonu ya da
Makul Hediyeleri Kabul Eden Memurlar Federasyonu...
Geçim derdine düşmüş memurun
aklına şeytanca fikirleri sokmak da nereden çıktı; anlamış değilim...

Elbette Yargıtayın bir bildiği vardır...