TÜYAP Beşinci Karadeniz Kitap Fuarı nedeniyle Samsun kültürel anlamda güzel bir hafta geçiriyor. Çok sayıda yayınevi yüzlerce çeşit kitabını sergileyerek okuyucularla buluşturuyor. Kimi gönüllü, kimi zorunlu olarak öğrenciler de gruplar halinde fuarı ziyaret ediyorlar. Büyükler çok talep göstermese de öğrenci yoğunluğu fuara canlılık katıyor. Biz de bu fuar vesilesiyle Samsun, okul, kütüphane, kitap ve öğrenci ilişkisi üzerinde birkaç kelam edelim istedik.
Samsun'da hemen hemen bütün okullarımızda bir okul kitaplığı var. Var da, acaba nasıllar? Müsaadenizle bir göz atalım;
Bunlar genellikle ya bodrum katında ya da izbe bir yerde. Nedeni ise sınıf ihtiyacı. Normal havadar ve ferah katlar sınıf olarak ayrılınca kütüphane yapacak yer kalmıyor. Zemin katlardaki sığınak olması gereken yerler bazen kütüphane oluveriyor. Lafı uzatmaya gerek yok. Bunu şunun için söylüyorum; okul kütüphanelerimizin albenisi yok, sevimliliği yok, içaçıcı değiller. Hiçbir öğrencinin boş vaktinde aman kütüphaneye gideyim, orası güzel, vaktimi orada kitaplar arasında geçireyim demesi mümkün değil.
Öğrencilerin boş vakti yok. Servisle gelip, servisle gidiyorlar. Boş geçen derse de gürültü yapmasınlar diye müdür birini, misal nöbetçi öğretmeni görevlendiriyor. 10 Dakika teneffüsün neresinde öğrenci kütüphaneye gidecek? Demem o ki okulda kütüphane var, öğrenci var, öğrencinin kütüphaneye gidecek zaman aralığı yok. Kütüphaneler boş ve loş.
Okulda kütüphane var, lakin aman Allah'ım ne kütüphane! Fî tarihinde gazetelerin verdiği 20-30 ciltlik ansiklopediler baş köşede. Kimse açıp bakmadığı için toz ve örümcek bağlamış. Gerisini ne siz sorun ne ben söyleyeyim. Ne kadar ıvır zıvır kitap varsa kütüphanede. Çünkü seçicilik yok, zaten kim, hangi kitabı seçecek ki? Üzerinde mutabık olduğumuz 100 Temel Eser'in bile cılkı çıkmış, özetin özeti olmuş. Bazı yayınevleri de kendi kitaplarının üzerine 100 Temel eser yazarak okullara sızma yoluna gitmiş. Geri kalanı evden atılan ve geri dönüşüme gitmesi gerekenler. Bu arada hazırlık test kitapları baş köşede, zaten en çok ilgi görenler de onlar.
Okullarımızdaki kütüphaneler asla kütüphane değil, rafları kitapla dolu 'kitaplık' o kadar. Hemen hiçbirinde konulara göre bir tasnif yok. Hangi yaş grubuna hitap ettikleri de belli değil. Ne işe yarıyor derseniz 'kütüphane' kavramını daha hayatın başında gençlerin kafasında bitiriyor. Okul kütüphanesine bir kere giden gencin, ileri hayatında bir kütüphaneyi merak etmesi ve ondan yararlanmayı düşünmesi bizce mümkün değil.
Bu kadar eleştiriden sonra yine de istiyoruz ki başta yaşadığımız Samsun şehri olmak üzere, her okulumuzda mevcut okul kitaplıklarının bir bölümü o il'e ait olsun. Millî Eğitim'in müfredatında zaten yaşanılan ilin tanıtılmasına yönelik tavsiyeler var. Fakat okul müfredat kitapları ülke genelinde tek tip hazırlandığı için yerel özellikler ihmal ediliyor. Yerel bilgi öğretmenin insafına bırakılmış. Peki öğretmenlerin bizzat kendileri başta olmak üzere, ödev verdiklerinde yaşanılan/bulunulan il, ilçe veya şehir ve kasabaya ait bilgiler nereden temin edilecek? İşte o yok. Okul kütüphanesinde o şehre ait birkaç kitap varsa bile diğerlerinin arasında kaybolup gitmiş. Kütüphanede bir düzen yok ki, onu da kim arayıp bulacak?
Gerek bu ihtiyacın kolay yoldan giderilmesi, gerekse öğretmen ve öğrencilerin yaşadıkları yer hakkında ayrıntılı bilgi sahibi olmaları ve bu yönde meraklarının giderilmesi için okul kütüphanelerinde mutlaka ayrı bir bölüm/kitaplık/raf olmalıdır. Kendi adıma ben bunu Samsun'da Atakum Anadolu Lisesi ve 19 Mayıs Anadolu Lisesi'nde idarecilerimizin de desteğiyle yapmaya çalıştım. Umarım devamı gelir ve çocuklarımız yaşadıkları yerin farkına varırlar.
O halde Samsun için sloganımız 'Samsun'da her okula bir Samsun Kitaplığı' olsun. Resmî kurumlar, belediyeler, veliler ve öğrencilerin desteği ile bu kitaplıkları zenginleştirelim. En azından yaşadığımız şehri bu yolla tanıyalım. Tanırsak sever, seversek bu şehirde yaşar ve nihayet 'gerçek Samsunlu' oluruz.