Bilişim devrimin yaşandığı şu tarihlere dikkat etmek gerekir. Çoğumuz farkında olmasak da korkunç değişiklikler, yenilikler ve gelişmeler yaşanıyor. Her yeni gelişme her yeni icat gibi bilişimdeki gelişmeler de insanlık yararına kullanılmakla beraber insanlık aleyhine de kullanılıyor. İcat edenler de, faydalı yönde kullananlar da, kötü amaçlı kullananlar da yine hep insanoğlu oluyor. Şöyle hafızamızı biraz yoklarsak ilk cep telefonlarının yaygınlaşmaya başladığı yıllar, devamında veri aktarımının bu kadar kolay olması ve internet sektörü. Sektör o kadar hızlı gelişti ki kimse ne olduğunu anlayamadı. Derken sanal iletişim moda oldu. İlk başlarda basit sohbet programları daha sonra görüntülü sesli iletişim aşamasına gelindi. Sanal iletişimde bu gelişmeler yaşanırken bir yandan da gazeteler, dergiler TV'ler, dernekler, kamu kuruluşları web sitelerini kurarak hizmet vermeye başladılar. Öte yandan porno ve erotik içerikli web siteleriyle beraber çöpçatan siteleri ilerlemeye devam etti, halen de ediyorlar. Son olarak çocuk pornosu ve dünyada başlatılan mücadele savaşı. Yakalanan kişilerin kazançları dudak uçuklatan cinsten. Kimler çıkmadı ki altından, aralarında öğretmenlerin olduğu hatta çocuk doktorlarının olduğu gözünü para hırsı bürümüş insanlar. Bilgisayarın icadı, internetin ortaya çıkması veri aktarımının ve bilginin kolayca paylaşılmasıyla beraber ortaya çıkan sanal sorunlar. Artık televizyon gibi her evde bilgisayar ve bir modem. Yemek içmek gibi hepimiz mutlaka günde bir kez maillerimize bakıyoruz.
Bilgiyi paylaşmak, görüntülü olarak yakınlarımızla konuşmak, iletişim aracı olarak kullanmak, sunulan hizmetlerden vatandaş olarak faydalanmak adına her şey gayet normal. Fakat asıl sorun sanal iletişimi alışkanlık haline getirip arkadaş bulmak için sabahlara kadar çöpçatanlık sitelerinde gezinen insanların sayısının artmasıdır. Bu sayı arttıkça insanlar yüz yüze sevgilerini ve duygularını ifade edemez hale gelip giderek bilgisayara bağlanmaktadır. Yeni yeni hastalıklar ortaya çıkmaktadır. Bu durumun doğurduğu en kötü sonuçlardan biri de sanal aldatma sonucu boşanan çiftlerin sayılarının artmasıdır. Zaman zaman gazetelerde bu sebeple işlenmiş cinayet haberleri duymaktayız. Aldatan karısını öldürdüğü için cezaevine giren baba, mezara giden anne ve bu durumu kaldıramayacak kadar masum ve savunmasız olan çocuklar. Çöpçatanlık siteleri üzerinden hiç mi iyi sonuçlar alınmıyor, tabi ki alınıyor: örneğin; evlenenler de var, hem de birbirlerinin dillerini bilmeden sadece görerek (asıl görücü usulü bu olsa gerek) birbirlerine aşık olup evlenenler. Şimdiye kadar bahsettiklerim aslında işin görünen yüzü, herkesin gözlemlediği bir durum ama asıl tehlikenin farkında değiliz. Çok sessiz ve sinsi bir şekilde ilerleyen bu tehlike gençleri hedef alıyor. Nasıl mı? Birçoğumuz çocukların internet salonlarından çıkmadığından, sürekli şiddet içerikli oyunlar oynadığından yakınırız. İlköğretim çağlarında bu oyunlara alışan ve bağımlılık derecesinde tüm harçlığını buralara yatıran çocuklar lise yıllarında biraz daha büyüdükleri ve genç olmanın verdiği ilk heyecanla karşı cinse ilgi duymaya başlamakta ve artık eskisi gibi bilgisayar oyunlarıyla zaman harcamamaktadır. Bu dönemde gencin tek derdi; kendini ilgi duyduğu kişiye ispatlamaktır. Eskiden olsa bunun bir yolunu bulur ve elinden geleni yapardı liseli genç ama şimdi messenger veya mirc diye süper sohbet programları vardır. Okulda yorulmaya ne gerek var ki, ilgi duyduğu kişiden binlercesini buralarda da bulabilir. Bir yıl önce sırf oyun oynamak için gittiği yere şimdi sanal sohbet için gitmektedir. Bunu tercih etmesinin nedeni kendini daha rahat ifade etmesi ve kişi karşısında olmadığı için çekinmeden konuşup isteklerde bulunabiliyor olmasıdır. Bir nevi gerçek iletişimde söyleyemeyeceklerini de söyleyebiliyor ve kendince rahatlıyor. Türbinde avazı çıktığı kadar bağırıp rahatlayan fanatikler gibi. Bu alışkanlık bu aşamada (rahatlamak amaçlı) kalsa problem yok. Bir hayat biçimi ve tarzına dönüşüyor, gerçek iletişimde aslolan koku, dokunma, mimik, ses tonu vs faktörler belirleyici olmaktan çıkıyor. Bu alışkanlık, tarz haline geldikçe örneğin sınıf arkadaşlarıyla sohbet konuları da sadece bu konular oluyor ve gerçek ilişkilerde başarısız olma olasılığı yükseliyor. Çünkü gelişiminde büyük rol oynayan karşı cinsle iletişimi hep sanal yolardan sağlıyor, giderek içine kapanıyor ve yetişkinliğinde olumsuz sonuçlar baş gösteriyor. Çevresindekilerle chat ağzı diye tabir edilen şekilde konuşup gerçeğe dönmekte zorlanıyor. Bizler ise elimiz kolumuz bağlı bu gençliğin ilerde nasıl bir şekil alacağını bekliyoruz.
Benim korkum şu ki; bir zamanlar ileri derecede olan komşuluk ilişkilerinin bitmesi, akrabalık ilişkilerinin kopması gibi bireyselleşmenin daha da artacağı ve neredeyse insanların yüz yüze gelmesinin mümkün olmayacağıdır. Farkında değiliz belki ama sanal iletişimle birlikte yeni sosyal (sanal) sorunlar baş gösterecek, farklı problemler ortaya çıkacaktır. Şimdilik en göze çarpanı internette aldatma yüzünden boşanan çiftlerin sayısının artmasıdır. Bu durum sadece boşanmayla sınırlı kalmayıp çocukları olumsuz etkilemekte, tek ebeveynle hayatına devam eden çocuk; anne ya da baba yoksunluğu yaşamaktadır. Bu da dolaylı olarak çocuğu kimi zaman madde bağımlılığına ve sokağa itmekte kimi zaman suça yöneltebilmektedir. Uzun vadede ise şuan çocuk ve genç olanlar gelecekte nasıl yetişkinler olacak hep beraber görüp gözlemleyeceğiz.