n
nn Bu yıl mahalli idare seçimlerini idrak ettik. Daha bu seçimin sonuçları belli olur olmaz, diğer bir seçim, cumhurbaşkanlığı seçimi için kollarımızı sıvadık. Önümüzdeki yılda ise genel seçimler var. 1946 yılı, yani çok partili demokrasiye geçtiğimiz yıldan bu yana seçim atmosferinin yaşanmadığı bir anı hatırlamıyorum. Her zaman üzerinde durduğum gibi, elbette seçim demokrasinin vazgeçilmez unsurudur. Yalnız, demokrasi sadece seçim değildir. Seçimler olur, her şey biter sonrasında ise çalışma için kollar sıvanır ve ülkemizin kalkınması, halkımızın refaha kavuşması için çalışılır. Açıkça üzerinde durulması gereken önemli husus ise, siyasetin toz dumanı arasında esas konulardan uzaklaşılmaktadır. Seçimlerden sonra, ülkenin sorunları üzerinde durulmalıdır.
nn Ülkemizin şu anda en önemli sorunu, cari açıktır. Konuşmalarda hep ihracatın artışı üzerinde bilgiler verilmekle birlikte, ithalattaki artış üzerinde pek durulmamaktadır. Ülkemizdeki cari açığın temelinde yatan en önemli husus, Ülke olarak üretimimizin dışarıya fazlaca bağımlı olmasından kaynaklanmakta ve bunun önü alınamamaktadır. Burada şunu açık olarak ortaya koymak gerekir ki, tüm dünyadaki ülkeler muayyen ölçüler içinde ithalat yapmadan üretimini sürdüremez. Zira, dünyadaki belirli sanayi kuruluşları, teknoloji olarak muayyen sahalarda gelişmiş olarak bulunurlar. Diğer bazı sahalarda ise çok fazla araştırma yaparak yatırıma gitmezler. Zira, bazı ürünleri veya yarı mamul ürünleri dışarıdan almak daha ekonomik olabilmektedir. Yalnız, esas olan şudur ki, ürettikleri ürünlerinin üzerine made in........ damgasını vurmayı hak etmektedirler. Bütün bunlara karşılık, Ülkemiz daha çok teknoloji transferi şeklinde ve ara ürünlerin büyük bir çoğunluğunu dışarıdan ithal ederek üretim yapmaktadır. Mesela, otomotiv sanayi bu şekilde çalışmaktadır. Cari açığın kapatılabilmesi için bu üretimlerde ülkemizin payının yükseltilmesinde yarar vardır. Bu dikkate alınmadığı takdirde cari açık büyümeye devam edecektir. Ayrıca, AR-GE çalışmaları ve patent elde etme çalışmalarına da önem verilmelidir.
nn Cari açığın kapılamamasının en önemli nedenlerinden bir tanesi de, tarımda yaşanan durumdur. Elde ettiğimiz bazı rakamlara göre, her yıl 10 milyar dolar civarında tarımsal ürün ithalatı yapılmaktadır. Sadece bir milyon tona yakın likit yağ ithalatı, tarımsal ürünlerdeki ithalatın başını çekmektedir. Birkaç milyon ton buğday, bir milyon ton pamuk, arpa, baklagiller bunları takip etmektedir. Tarımsal üretim bakımından bırakın ithalatı, bir ihracat ülkesi olmamız gerekir. Daha önceki birkaç yazımda tarımın ihmal edilemeyecek bir sektör olduğunu yazmıştım. Belirli dönemlerde bazı devlet adamlarımız Biz artık sanayi ülkesi olduk, çağ atladık, tarımla iştigal etmek ütülmektir sözlerine itibar etmemek gerekir. Bir ülkedeki tarımda çalışanların yüzdesinin azalması, tarımın GSMH daki oranının azalması, onun önemli olmadığı anlamında değildir. ABD nde tarımda % 3 civarında üretici çalışmakta ve GSMH içinde tarımın yeri ise % 5 dir. ABD tarımdaki üretim ile 300 milyonluk halkını beslediği gibi, Dünyadaki en önemli tarım ürünleri ihracatçısıdır. Sadece üretim ile kalmayıp, tarımdaki AR-GE çalışmaları ile Dünyaya yön vermektedir. Tarımda kullandığı teknoloji, uzay teknolojisinden daha aşağı da değildir. Öncelikle bir şeyi iyice düşünmek gerekir ki, teknolojide bu kadar ileri olan bir ülke, tarıma niçin bu kadar yatırım yapar? Bu sorunun cevabı çok basittir. Dünyanın bazı durumlarında, paranız olsa bile, tarımsal ürünleri elde etmenin çok zor olduğu veya imkânsız olduğu durumlar olabilir. ABD, gerek sanayi ve gerekse tarım ürünleri bakımından kendine yeterli olma yolundadır.
nn Cari açık bakımından üzerinde durulması gereken en önemli diğer husus ise, ülkemiz insanının lüks tüketime yönlendirilmesidir. Çok kısa aralıklarla otomobil değiştirmek, telefonda model takip etmek, televizyon ve diğer ürünlerde aşırı derecede lüks ürünlere yönelmek, ülke insanımızın en önemli zaafıdır. ABD ndeki bir akımda ihtiyaçlar 100 rakamı ile sınırlandırılmaya gidilmektedir. Gelirin sabit olmasına karşılık, ihtiyaçların sonsuz olma zinciri kırılmak istenmektedir. Fert başına düşen milli gelirin 10 bin doların altında olan ülke olarak fazlaca lüks yaşamağa hakkımız yoktur. Saygılarımla.
nn
nn
n