Kahvehane de dördüncülük yapmanın çok uzaklarında, çaktırmadan bacak işareti vermekten çok farklıdır dostluk.
Her şeye ve herkese rağmen sahip çıkabilmek, ödün vermeyi göz önüne alabilecek bir bağ ister mesela…
Dolduruşa gelme basitliğinden, ben merkezliğinden, çıkar çatışmasından uzak kalabilmek, sineye çekebilmektir çoğu kez…
En küçük zorlanmada harcamak değil, kaybedebilecek kadar kazanmaya çalışmaktır.
Sırtını dayadığında güvende hissetmektir…
Gerektiğinde yanlışlarını da savunacağını bilmek, uyarılarını devlet sırrı gizliliğinde yapabilmektir…
Aynı tastan çorba içmenin, acıya birlikte göğüs germenin, yoklukları paylaşmanın üç kuruşa satılmamasıdır örneğin…
Cebindeki son kuruşu verebilmenin, evine getirdiğin bir ekmeğin yarısını paylaşa bilmenin adıdır dostluk.
Kardeşten öte olabilmektir…
Onurunu onur, namusunu namus addedebilmektir dostluk…
Adına arkadaşlık denilen basit çoğunluğa inat, az ama öz olabilme ayrıcalığını alabildiğince yaşamaktır.
Farklı kırgınlıkları, kavgaları, hınçları dile getirmek için kolayca gözden çıkarabilmek değil, egonla savaşmak, nefsini azarlama yürekliliğinde olabilmektir dostluk…
'Seni vefaya davet ediyorum' haykırışına;
'Gelemem daha önemli işlerim var' sesliğinde kalmamaktır dostluk…
Günümüz kokuşmuşluğuna, çürümüşlüğüne, çıkar kavgalarına, maneviyatsızlığına, kahpeliğine, kalabalıklar içerisinde yaşam zorunluluğuna meydan okurcasına 'o var ya bana yeter 'diyebilmektir dostluk.
İşler ters gittiğinde yanı başında bulabilmek, yanı başında olabilmektir.
Gelişi güzel bir günde sırf huzur bulabilmek adına gidip mezar taşına dokunabilmek, bir damla gözyaşını toprağına hediye edebilmektir dostluk.
Akla ilk gelmek, en son unutulmaktır;
Kimsesiz zamanların yalnızlığında, aydınlık diyarların masalsı görüntülerinde, küçük bir çocuk yüreğinin annesine olan sevgisi değerinde durabilmektir dostluk…
Can olmak, can bilmektir. Sevincini paylaştığımda onu çoğaltan, sıkıntılarını anlattığımda onların ağırlığını seninle birlikte yüklenmektir dostluk…
Çalan telefonunu meşgule almak değil, telefon yakınlığında olabilmektir.
Hayalleri uğruna, hayallerinden tek celsede boşanabilmektir dostluk.
Mesafelere inat aynı şeyi düşünmek, alkışlandığından çok yuhalandığında yanında bulabilmektir dostluk.
Kısaca:
Sırtını dönüp gitmek yerinde onun yüzünden bir kamyon dayağı paşalar gibi yiyebilmek,
Ondan gelene gönül rahatlığı ile 'eyvallah' diyebilmek;
Ve…
Son yolculukta tabutun bir köşesini sağlama alabilmektir dostluk…