n
n n Dün Vatandaşın gündemi için Atakum pazarındaydık...
n n Esnafla konuştuk, konuşmasına da yazılmaması koşuluyla...
n n Niye diye sorduğumuzda, başlarını eğip,
n n Boş ver başımızı derde sokmayalım konuşup da cevaplarını aldık...
n n Bir tuhaf korku var insanlarda...
n n Hakaret etmeden derdinizi anlatın dediysek de olmadı...
n n Siz yazın görüyorsunuz işte
n n Bu sözlere yabancı değildik aslında...
n n Muhataplarıyla kötü olmak istemeyen
n n siyasetçi, işadamı ve sendikacılardan bu sözleri çokça duymuştuk...
n n İhaleyi gazetecinin sırtına yıkma kolaycılığı alışkanlık halinde...
n n Gazeteci, nasılsa günah keçisi...
n n Sözler kayda bile alınsa, Ben böyle bir şey demedim deyip,
n n muhatabın hışmından kurtulmaya
n n yeltenenleri de çok gördük...
n n Aydın insanların böyle davrandığı bir ortamda, pazarcı ne yapsın?..
n n Bir şeyi eleştirmek için illa da küfre ya da
n n hakaret etmeye gerek yok ki...
n n Ancak, bazı insanların hakaret olmayan en küçük eleştiriye
n n dahi tahammülü yok...
n n Kusursuzluk timsali mübarekler!..
n n Maalesef durum böyle...
n n Ancak dün farklı bir şey yaşadım...
n n İlkadım Belediye Başkanı Necattin Demirtaş,
n n iki yanlış başlıklı yazımla ilgili
n n telefonla aradı ve teşekkürlerini iletti...
n n Yazımda, Fırıncılar Odası Başkanı Ali Yiğit in
n n Halk Ekmek i suçlamasının ardından
n n İlkadım Belediyesi zabıtasının da
n n denetimlerde teşhir uygulamasına geçecek olmasının
n n duygusal bir yaklaşım olduğunu ve bir devlet kurumuna böyle bir davranışın yakışmadığını
n n ifade etmiştim...
n n Doğruya doğru...
n n Kırmadan ve dökmeden uygun bir dille
n n yanlışların söylenmesinden
n n alınganlık göstermemek lazım!..
n n Vatandaş işinin derdinde...
n n Suskunluğunu anlayabilirim...
n n Memleketin aydınları nerede?..
n