Seçimlerden önce tüm akl-ı selim insanların yaptığı uyarı ve öngördüğü günler geldi ve döviz aldı başını gitmeye başladı. Bu bir aniden karşılaştığımız durum değildir, bu bir sonuçtur. Yıllardır uygulanan yanlış politikaların neticesidir ve durumu Ankara'da bizim gibi seyretmektedir. Böyle kargaşa dönemlerinde akla ilk gelenler de şark kurnazlığı ile palyatif (geçici, iyileştirmeyen) çözümlerdir. Bunların başında da dövizi zapturapt altına alacak, kontrol edilebilecek fikirlerin başında gelen tüm döviz cinslerini sabitlemek düşüncesidir. Eski Hazine Müsteşarlarından Mahfi Eğilmez, 'Kendime Yazılar' bloğunda son dönemlerin en çok merak edilen bu sorusunu çok aydınlatıcı bir şekilde açıkladı:
Kur Rejimi
Bir ülkenin kendi parasını yabancı paralarla değer açısından ne şekilde ilişkilendireceği konusunda izleyeceği yöntemin adıdır.
Her paranın bir iç değeri, bir de dış değeri vardır. Bir paranın iç değerini o paranın ülke içindeki kullanımı ve satın alma gücü belirler. Paranın iç satın alma gücü yurtiçinde satılan mal ve hizmetler karşısında sürekli olarak düşüyorsa para içeride değer kaybediyor demektir ki buna enflasyon denir. Yılbaşında 100 TL'ye aldığınız bir sepet malı yılsonunda 110 TL'ye alıyorsanız para, satın alma gücünü yani iç değerini kaybetmiş demektir. Bir paranın dış satın alma gücü ise yabancı paralarla olan ilişkisiyle ölçülür. Örneğin 1 USD = 6,0 TL dediğimizde bu eşitlik bize dolar kurunu verir. ABD'de 100 dolara satılan çeşitli mallardan oluşan bir sepeti yılbaşında 377 TL'ye alırken bugün 600 TL'ye alıyorsak o zaman TL, dolara karşı çok ciddi anlamda değer kaybetmiş demektir.
1 USD = 6,0 TL eşitliğini yazdığımızda (bu eşitliğe kur deniyor) bu eşitliğin nasıl oluştuğu sorusunun yanıtı bizi bu eşitliğin oluşmasında kullanılan yöntemlere yani kur rejimlerine götürür. Sabit kur rejimi ve dalgalı kur rejimi adını taşıyan başlıca iki kur rejimi ve onlardan türetilmiş alt rejimler vardır.
Sabit Kur Rejimi
Yerli paranın dış değerinin Merkez Bankası tarafından belirli bir kurla yabancı paralara karşı eşitlenmesi rejimidir. Sabit kur, bir kez belirlendiğinde Merkez Bankası tarafından değiştirilinceye kadar aynı kalır.
Sabit kur rejiminin çeşitli uygulanma biçimleri vardır. Sabitleme rejimi; yerli parayı yabancı paralara belirli bir kur ile sabitleyip orada tutmak demektir. Peg rejimi; yerli parayı belirli bir rezerv paraya ya da birden fazla paranın oluşturduğu bir sepete bağlamaya peg etme deniyor. Para kurulu rejimi; bu da asıl olarak peg rejimiyle aynı ilke içinde yürür, yani peg rejimi için yapılan tanımlama bu rejim için de geçerlidir. Para kurulu rejiminin belirgin farkı, yerli paranın basılmasının döviz girişine bağlanmış olmasıdır. Yani yerli para bu rejimde döviz karşılığında basılmış olur.
Dalgalı Kur Rejimi
Yerli paranın yabancı paralarla ilişkisinin piyasalarda (arz ve talep kurallarına göre) belirlendiği kur rejiminin adıdır. Bu rejimde yerli paranın yabancı paralarla olan ilişkisi gün içinde sürekli olarak yeniden belirlenir. Dalgalı kur rejiminin farklı uygulanma biçimleri vardır. Tam dalgalı kur rejimi; dalgalı kur rejiminde Merkez Bankası ya da başka bir kurum paranın dış değerine müdahale etmiyorsa bu rejime tam dalgalı kur rejimi denir. Müdahaleli dalgalı kur rejimi; dalgalı kur rejiminde Merkez Bankası kurdaki değişimlere döviz alım satımı yaparak ya da başka yollarla müdahale ediyorsa bu rejime müdahaleli dalgalı kur rejimi denir. Bant içinde dalgalanma rejimi; döviz kurunun belirli bir bant aralığında dalgalanmasına bu bandın altına veya üstüne geçmesi halinde Merkez Bankası'nın müdahale etmesi biçiminde uygulanan rejime verilen addır.
Türkiye Uygulaması
Türkiye 1980'li yıllara gelene kadar sabit döviz kuru rejimi uyguladı. Bu rejim, TL'nin değerinin Merkez Bankası'nca belirlenmesi ve o değerde sabit tutulması yoluyla uygulanan sabitleme rejimi biçimindeydi. TL'nin değerinde ortaya çıkan ve çoğunlukla değer kaybı biçiminde olan değişiklikler genellikle bir defada ve devalüasyon biçimindeki müdahalelerle düzeltiliyor ve bu kez yeni eşitlik yeni sabit kur olarak belirleniyordu. Bu uygulamanın olduğu dönemlerde kimin ne kadar ve ne zaman döviz alacağına Hazine karar veriyordu. Bu uygulama döviz yetersizliği çekilen ve taleplerin karşılanamadığı dönemlerde (ki bu sıklıkla olurdu) döviz karaborsası yaratıyor, yasa dışı yollarla döviz giriş çıkışı yaşanmasına yol açıyordu.
Türkiye 1980'lerde döviz kurlarının piyasada belirlendiği ancak Merkez Bankası'nın müdahaleleriyle yön verdiği müdahaleli dalgalı döviz kuru rejimine geçti. Bu rejim 2000'lere kadar sürdürüldü. Kur rejimindeki üçüncü değişiklik 2000'lerde yapıldı ve 2001 krizi öncesinde Türkiye bant içinde dalgalanma rejimi uyguladı. Bu rejim uzun süreli olmadı ve 2001 kriziyle birlikte çöktü. Kriz sonrasında Türkiye dalgalı kur rejimine geçti.