Ülkemizde daima kaynak yetersizliği ve her dalda malzeme yetersizliğinden bahsedilir. Bardağın dolu kısmı yerine boş kısmının ön planda olmasının dikkate alındığını artık öğrendik. Bu bildiğimiz öğrenilmiş çaresizliktir. Doğrusunu da söylesek hiç kar etmiyor. Çünkü standart bir cümle öğrenmişiz: 'Bizden hiçbir şey olmaz.' Neden olmaz? Nobel ödülü alıyorsak, Dünya'nın en büyük 17 veya 18. Ekonomisine sahipsek neden olmaz? Biz aslında tembel ve elimizdekinin değerini bilmiyoruz aslında. Kullandığımız her malzemenin işi bitti mi yallah çöpe!
Bir anı okumuştum. İsveç'te bir otelin lavabosuna küçük bir yazı asmışlar. Yazı mealen hatırladığım kadarıyla şöyleydi: 'Lütfen kullandığınız tıraş jiletini çöpe değil atık kutusuna atın. Attığınız bir jiletin İsveç metal sektörüne faydası olacaktır.' Elin oğlu küçücük bir jilet parçasını nasıl değerlendiriyor görüyorsunuz. Oysa bizim çok önemli atasözümüz var bu konuda: 'Damlaya damlaya göl olur.' Bizim atasözümüzü bizden başka herkes öznelleştirmiş ve hayatına geçirip uyguluyor. Bizse her zamanki umursamazlığımızla konuya yaklaşıyoruz. 'Aman canım bir jiletten ne olur!' Adamlar bir jileti ziyan etmeyip metal sektörü için değerlendiriyor ama biz, yallah çöp!...
Bu çöpe attıklarımızla aslında neler kaybediyoruz biliyor musunuz?
Dünya Gazetesine röportaj veren Geri Kazanım Sanayicileri Derneği Başkanı İbrahim Engin, 'Türkiye'de yıllık 1.5 milyar liralık geri kazanılabilir atığın çöpe gittiğini belirterek, bunun ekonomiye kazandırılması için çalışma yaptıklarını söyledi. Sektörde kayıt dışılığın da çok yüksek olduğunun altını çizen Engin, nüfusun yüzde 3'ünün hurdacılık sektöründen para kazandığının tahmin edildiğini anlattı. Engin, sektörün AB'ye uyumu için gereken toplam yatırım tutarının ise 60 milyar euro'yu bulduğunu aktardı. Dünyanın genel sorunu atık. Genel olarak baktığımızda atıkların değerlendirilmesi ve dönüşümünde ne aşamada dünya?
Dünyada her yıl ortaya çıkan 2.1 milyar ton atığın büyük bölümü, düzenli çöp depolama alanlarına gömülüyor. Bu miktar, potansiyel olarak 4.5 milyar varil petrol eşdeğeri enerji içeriyor. Söz konusu enerji miktarı ise, dünya elektrik tüketiminin yüzde 10'unu karşılayabilecek seviyede. Dünyada atık değerlendirme tesislerin yıllık gelirinin 14 milyar dolara yaklaşması bekleniyor. Atıktan enerji üretimi sistemlerine yapılan yatırımların, 2021 yılına kadar yıllık 27 milyar dolara ulaşması bekleniyor.
Türkiye'de durum nedir?
Türkiye'de bu süreç 20 yılı biraz aşan bir geçmişe sahip. Sürecin 1991'de yürürlüğe giren Katı Atıkların Kontrolü Yönetmeliği'yle başladığı Türkiye'de, bütün atıkları içeren bu çerçeve yönetmelik özel sektöre ilk kez piyasaya sunduğu ürünün atığını tekrar geri kazandırması konusunda zorunluluk getirdi. Özellikle 2005 yılından itibaren Tehlikeli Atıkların Kontrolü (APAK) Yönetmeliği, Ambalaj Atıkların Kontrolü Yönetmeliği gibi birçok yönetmeliğin hayata geçirilmesiyle her ürün grubu kaynağında ayrı toplanarak kendi konusunda bir standarda ulaştı. Bugün yaklaşık olarak Türkiye'de yılda 25 milyon ton evsel atık, 1,2 milyon ton endüstriyel atık, 100 bin ton tıbbi atık ve 530 bin ton e-atık ortaya çıkıyor. Yalnızca cep telefonu atığının yılda yaklaşık bin ton olduğu tahmin ediliyor.
Sektörde faaliyet gösteren firma sayısı ve sağladığı istihdam?
Bir milyona yakın küçük ve büyük ölçekli işletmenin faaliyet gösterdiği sektörde, 500 bin toplayıcı bulunduğu tahmini yapılmaktadır. Yüzde 25'i kayıt dışı olması nedeniyle net rakamların telaffuz edilemediği hurdacılık sektöründen para kazananların sayısı ise Türkiye nüfusunun yüzde 3'ü olarak dile getiriliyor. Türkiye'deki atık yönetimi ve geri dönüşüm sektörü, özel sektör ve yerel yönetimlerin katkılarıyla bugün ortalama 5 milyar euroluk bir pazar haline geldi.