Kurumlar var...
Kurumsallaşamamışlar...
Yöneticiler var...
Yönetmeyi öğrenememişler...
Eh böyle olunca da...
Ortaya yöneticileri, yönetenler çıkmış...
***
Her kurumun yapısı, işi, sorumluluğu belliyken...
Avantajları ve dezavantajları belirlenmeliyken...
Ve her kurumun...
Yapısı, işi, göreviyle ilgili...
Risk faktörlerini abartarak...
Ortaya kriz senaryoları koyup...
Çözümlerinin hazır olması gerekirken...
Bir bakıyorsunuz...
Kriz var, çözüm yok!
Sorun var, yöneten yok!
Sıkıntı var, proje üreten yok!
Öyle olunca da...
Liyakatle göreve gelenlerle...
Siyaseten göreve gelenler arasındaki farkı anlayabiliyorsunuz!
***
Koca koca kurumlar...
Kimileri yönetim kalite belgesine bile başvurmuş...
Ağızlarını açınca mangalda kül bırakmayanlar...
İlk sıkıntıda...
İlk sorunda...
Bocalayıp duruyor...
Çünkü...
Meslekleriyle ilgili her şeyi öğrenmişler ama...
Yöneticilik konusunu es geçmişler...
Kim bilir...
Belki aynaya bakıp...
Aman benden zaten yönetici olmaz deyip, koyvermişler...
Ama torpil, kayırmacılık...
Kul hakkı tanımamazlık...
Onları o koltuklara getirmiş...
Ve sonunda da olan olmuş!
***
Mesleği, sıfatı, mezuniyeti ne olursa olsun...
Birtakım kurumlardaki...
Birtakım görevlere...
Hak etsin ya da etmesin (!)...
Birilerini koltuğa oturturken...
Yönetim biliminden nasiplenmesi sağlanmalı...
Teorik ve pratik bir dizi kurstan geçmeden...
Hiç kimse...
En küçük koltuğa bile...
Yönetici diye oturtulmamalı...
Çünkü...
Yönetmek, onu bilmek...
Sadece o koltuğa oturmak değildir...
Olmamalıdır!