Herkese çatarak, fırçalayarak, gürleyerek siyaset yapan Sayın Başbakan, sonunda tiyatro sanatçılarına çattı.
Onları fırçaladı.
Onların sanata müdahale edilmesin çıkışlarını ve demokratik protestolarını yerden yere vurdu.
Onlara ; zavallılar !!! dedi.
Ne adına? Demokrasi adına.
Kim adına? Ulusal irade adına.
Ve onlara göstereceğim dercesine de ekledi.
Tiyatroları özelleştireceğiz.
Neymiş efendim dünyada hiçbir devletin maaşlı sanatçısı yokmuş.
Öyleyse bizde de olmasın.
Sayın Başbakan ın anlayışı bu.
Yılın büyük bölümünde ülke ülke gezen ve gittiği her yerde, sanat ve sanatçı dışında her sektörle ve her kesimle temasları olan Sayın Başbakan ın böyle düşünmesinden olağan bir şey olabilir mi?
Aydınlanma nedir? Aydınlanmayı sağlayacak çalışmalar nelerdir?
Sanat ve sanatçının aydınlanmaya katkısı ne kadar olur, devlet bunu nasıl sağlar?
Sanatı korumak, sanatçıyı yetiştirmek, teşvik etmek Sayın Başbakanın hükümet politikalarında hiç yer almamıştır ve almayacaktır.
Acı ama gerçek olan ve herkes tarafından bilinen durum budur. Şaşmamak gerekir.
Unutmayalım ki böyle sanatın içine tükürürüm diyen bir adam, 18 yıldır bu ülkenin başkentini yönetiyor.
Bu 18 yılın sonunda dönüp baktığımızda ise görünen manzara vahimdir.
Ankarada sanat bitirilmiştir. .
Sanatın ve sanatçının muhalefeti gözlerden uzaklaştırılmış beyinlerde hapsedilmiştir.
Sıra İstanbula gelmiştir.
Cumhuriyetin 90. yılını kutlamaya yaklaşırken, hedefe Türkiyenin her yeri konmuştur.
Işık ve su gösterileri, havai fişek şovlarının artması bundandır.
Sanatçıyım diye ortalıkta gezen, paranın ve gücün karşısında sırıtıp, gerdan kıvırıp yalakalık yapmayı sanat icra etmek zanneden soytarıların çoğalması da öne çıkarılmaları da bunun içindir.
Sayın Başbakanın sanatçıları zavallılar diye aşağılaması ve özelleştireceğim diye gürlemesi gelecekte olacakların habercisidir.
Sayın Başbakan ın sanatçılara zavallılar dediğini duyunca, Cumhuriyetin 90. yılını kutlamaya yaklaştığımızı anımsadım ve nereden… nereye…? diye düşündüm.
Tiyatronun duayeni Muhsin Ertuğrul genel müdür olduğu dönemde bir gün, Çankaya Köşkü nden telefonla aranır.
Arayan Atatürkün yaveridir.
Ertuğrula iyi dileklerini iletip hal hatır sorduktan sonra; Gazi Paşa Hazretleri akşam tiyatroya gelmek isterler. Der.
Ertuğrul buyursunlar diye yanıtlar.
Yaver telefonu kapatmadan sorar.
Gazi Paşaya iletmemi istediğiniz bir şey var mı Sayın Genel Müdürüm ?
Muhsin Ertuğrul kararlı bir sesle ; Oyunun her akşam saat 20.00 de başladığını iletin lütfen der ve telefonu kapatır.
Cumhuriyeti kuran felsefe buydu.
90 yılda geldiğimiz anlayış da bu.