Başlık biraz uzun ama başka türlü de meramımızı ifade edemiyoruz.
Bizde bu atasözleri çok kullanılır.
Yaptığınız bir işin karını ve zararını hesaplamanız gerekir. Bir taraftan Allah’ın rızasını kazanmak için hayır yapıyorsunuz , diğer taraftan ise dostlarını ihmal ediyor, gönül yıkıyorsunuz. İşte o zaman yaptığınız hayrın astarı yüzünden pahalı oluyor.
Yunus’un ifadesiyle;
“Bir kez gönül yıktın ise
Bu kıldığın namaz değil
Yetmiş iki millet dahi
Elin yüzün yumaz değil .”
Bizler de iki yılı aşkın bir zamandır tam olmasa da buna benzer hareket etmiş olabiliriz diye korkuyoruz. Ama bu zamanı, kendi dünya işimiz için harcamadık.
Başta işadamı Sn. Galip Öztürk olmak üzere muhterem Samsunluların paralarıyla yine Samsunlulara okul inşa etmeye çalıştık. 20 kişilik yönetim kurulu ile birlikte insani ve İslami görevimizi yerine getirmeye, teslim edilen emaneti korumaya çalıştık.
Bu vesile ile dostlarımızı ihmal etmek zorunda kaldık. Davetlere icabet edemedik, ziyaretlerde bulunamadık, cenazelere gidemedik. Adeta inşaata kilitlendik. Müteahhitler ve ustalarla, boğuştuk.
Ve bir şey öğrendik: Bir adama beddua edecekseniz, “inşaatçı olsun deyin yeter” noktasına geldik.
Ama hiç yılmadık ve moralimiz de bozulmadı. Yedekler dahil yönetim kurulundaki arkadaşlar ile Canik Belediye Başkanımız hiç yalnız bırakmadılar. Ne zaman çağırdıksa (başkan dahil) hepsi geldiler, gelemedikleri zaman da mazeret beyan ettiler.
Bu anlamda herkese teşekkür ediyor, şahsım adına da kalbini kırdığım arkadaşlardan özür diliyorum.
Örneğin; İmam-Hatip’ten Ramazan Coşkun Hocamız, Mustafa Hatipoğlu Müdürümüz, eski Müdür Mehmet Dede Hocamız, daha birçok hasta ve dost arkadaşlarımızı görev yerlerinde ya da hastalıklarında ziyaret ederek insani ve İslami görevimizi yerine getiremedik.
Allah’tan dileriz ki, hep birlikte arkadaşlarla aldığımız elbisenin astarı yüzünden pahalı olmamıştır.
Herkesten af ve hayır dua temennisiyle selam ve sevgiler…