Şimdi adları Polis merkezi olan
karakollarda, babacan başkomiserler vardı...
Sorumluluk bölgelerinde,deyim yerindeyse
uçan kuştan haberleri olurdu...
Teknoloji de bu kadar gelişmiş değildi...
Büyük-küçük kavgaları,adliyeye taşımadan
yerinde çözerlerdi...
Tarafları dinlerler,anlaşma zeminini
hazırlamak için ellerinden geleni yaparlardı...
Sonunda kendileri için küçük riskler olsa bile...
Vicdanları rahattı...
Çünkü, mesele sorunu çözmekti...
Sonra taraflar barışır,evlerine dönerlerdi...
Mağdur olanın hakkı da asla çiğnetilmezdi...
Adalete açılan
ilk kapıda,o baba başkomiserler vardı...
Yasalar değişti elbette...
O babacan tavrı yaşatmak mümkün değil artık...
Gerçi toplum da değişti ya...
En küçük bir tartışma,karşılıklı yan bakma veya
hakaret sayılmayacak küfürler için bile
tutanak düzenleniyor ve doğruca Cumhuriyet Savcısı na gönderiliyor...
Mahkemelerdeki dava sayıları ortada...
Bunları boşuna yazmadım...
Hafif raylı sistemde yaşanan sorunların çözümsüzlüğe doğru gittiği anlaşılıyor...
Sorunu yargı çözecek...
Koca bir dosya daha hakim önüne gelecek
ve adliye koridorlarından sokağa
taşan gerginlikler, Samsun u huzursuz edecek...
Kan davası mı var orta yerde?...
Sorun, karşılıklı konuşulup çözümlenemeyecek gibi mi?..
Ya da hiç orta yol yok mu?..
Bu soruların cevabını aradığım sırada, baba lakaplı
başkomiserler geldi birden bire aklıma...
Kanlı bıçaklı geldikleri karakolda, tarafları
barıştırarak gönderen...