Cumhuriyet döneminde üzerinde en çok fırtına koparılan isimlerden birisidir.

Suçlamak için Müslümana, 'NURCU', bizzat kendisine hakaret için de ' SAİD KÜRDİ' demek yetiyordu.

Said Nursi Rumi 1293, Miladi ise 1876 yılında Bitlis'in Hizan İlçesi'nin İsparit Nahiyesi'nin Nurs Köyü'nde dünyaya geldi.

Kısa aralıklarla çeşitli medreselerde öğrenim gördü. Olağanüstü zeki ve başarılı olan Said Nursi, kısa zamanda henüz çocuk denecek yaşlarda Doğu medreselerindeki hocaların dikkatlerini çekerek takdirlerini kazanmış ve ona 'BEDİÜZZAMAN(ZAMANIN HARİKASI)' lakabını vermişlerdir.

Gerek Doğu'da ve gerekse İstanbul'da ilmin ve alimin haysiyetine dikkat etmiş ve saygı göstermiş, fakat maddi anlamda hiç kimseye minnet etmemiştir.

Birinci Dünya Savaşı sırasında Milis Teşkilatı Gönüllü Alay Komutanı olarak öğrencileriyle Ruslara karşı savaşmış ve esir düşmüştür. Esaret hayatından kurtulduktan sonra bir taraftan Dar-ul Hikmet-il İslamiye üyeliğine seçilirken diğer taraftan da Kur'an hizmetlerine devam etmiştir.

Cumhuriyet döneminde hükümete yönelik isyanlarda kendi nüfuzundan yararlanmak isteyip mücadeleye çağıranlara karşı yazdığı bir mektupta şunları demiştir:

'Yaptığınız mücadele, kardeşi kardeşe öldürtmektir ve neticesizdir. Çünkü; Türk milleti bin sene İslamiyete bayraktarlık etmiş, dini uğrunda yüzbinler, milyonlar ile şehit vermiş ve milyonlarla veli(Allah dostu) yetiştirmiştir. Binaenaleyh kahraman ve fedakar İslam savunucularının torunlarına yani Türk milletine kılınç çekilmez ve ben de çekmem.'

O, Doğu'da çıkan isyanların hiçbirine iştirak etmediği gibi aynı zamanda çıkarılan isyan yangınlarını da söndürmeye çalışmıştır. Ama bu zat, Kürt olduğu için de hep hakaretlere uğramıştır. Şimdi de devlet kitaplarını basarak günah çıkarıyor.

Bedüzzaman Said Nursi Hazretlerinin en önemli özelliklerinin başında Kur'an hizmetinin karşılığını maddeye dönüştürmemesi, peygamberleri takliden yalnız Allah'tan ecrini beklemesidir, Bunun sonucu olarak da insanlardan hem kendileri ve hem de öğrencileri için zekat vb. gibi yardım kabul etmemiştir. Ayrıca alimlere soru sormamakla birlikte onlara karşı saygıda da kusur etmemiştir.

Bediüzzaman Said Nursi, ömrünü adadığı Kur'an hizmetinde dönemin hükümetleri ve mahkemeleri tarafından büyük zulümler görmesine rağmen hiçbir şart ve ortamda yılgınlık ve korkaklık göstermemiş, teklif edilen dünyevi makamları tereddütsüzce reddetmiştir.

Bu zulümlere rağmen eserleri hızla yayılmış ve günümüzde 60'a yakın yabancı dile çevrilmiştir.

23 Mart 1960 yılında vefat eden, milletimizin mezarına dahi meftun olduğu Üstad Bediüzzaman Hazretlerinin ' başarı sırrı nerededir ' sorusunun cevabını bir başka yazımızda vermek umuduyla kendilerine rahmet diliyoruz. Selam ve dua ile…