n

n

n Ben daha önce bunu söylemiştim” sözünü hiç söylemek istemiyorum. Zira, bunu ifade ettiğimiz zaman, bu gerekleşmemesi istenilen bir husus ortaya çıktığının göstergesidir. Birçokları diyecektir ki, dışarıdan konuşmak, yazmak kolaydır; ama işin içinde olanlar için bu durum çok farklı şekilde ortaya çıkabilmektedir. İşte esas olan da budur ve devlet olmanın gereği de buradadır. Devlet olmak; mesuliyetler zinciridir ve burada en iyi alternatifi seçmek, ülkenin mutluluğu ile barış için çalışmalar yapmak gerekmektedir.

n

n Gözümüzün önünde, aklımızın almadığı daha doğrusu mana veremediğimiz faaliyetler yapılmaktadır. Türkiye Cumhuriyeti Devleti karşısında bir devlet varmış gibi hareket edilmekte veya karşı taraf kendini bu şekilde takdim etmektedir. İmralı görüşmelerinin birincisi yapıldı. Görüşmeye gidenlerin zafer kazanmış edası ile bu sürece herkesin destek vermesini istemeleri, çok enteresandır. Yanlış anlamadı isem, ben bunu şu şekilde yorumluyorum: İmralı’nın bazı istekleri alınmış; bunlar BDP içinde görüşülecek, ayrıca Kandil’e veya diğer kendilerince önemli makamlara gönderilecek ve konu olgunlaştırıldıktan sonra kamuoyuna veya hükümete veya devlete sunulacak. Bundan onların önerileri sanki devlet tarafından kabul görmüş anlamı çıkmaktadır. Yalnız, burada unutulan bir husus veya BDP’nin anlamak istemediği husus; TC Devleti’nin ön şartı: Mahmur ile Kandil’in tamamen boşaltılması, silahlarını gömerek, PKK ile KCK’nın birlikte ikinci bir devlete gitmeleridir. Daha önce de üzerinde durduğum gibi, Kandil veya PKK bu hususu kabul eder mi? derseniz. Her an, zorlayıcı unsur olarak, silahla ellerini sağlama alma durumunda bulunacaklardır.

n

n İmralı’da hangi konuların görüşüldüğü, devletin önüne hangi isteklerle geleceklerini de bilmiyoruz. Zaman içinde bunlar ortaya çıkacaktır ve ben bu isteklerin daha önce de üzerinde durduğum gibi, inşallah bunlar asli unsuru ayaklar altına alacak hususlar olmaz. İmralı dönüşünde, görüşmeleri yapan milletvekillerinin tavırlarından bunu anlamak mümkündür. Burada üzerinde önemle durulması gereken hususları gözden geçirmek gerekir. Birincisi, PKK’nın silah bırakarak ikinci bir devlete gitmeleri hususu olabilir mi? Olamaz mı? Tabiatıyla bu husus çok önemli bir sorundur. Benim şahsi kanaatim, PKK buna yanaşmayacak ve İmralı’nın gücü de PKK’nın silah bırakarak ikinci bir ülkeye gitmesi işine gücü yetmeyecektir. İkinci husus ise; İmralı, Kandil ve diğer Kürt kuruluşlarının istekleri, devlet tarafından kabul görecek mi? Elbette, isteklerin hepsinin kabulü mümkün olmayacaktır. Eğer, bir tarafın istekleri tamamen kabul edilecek olursa, bu galip bir devletin; mağlup olan devlete isteklerini dikte ettirmesi anlamındadır ki, Türkiye Cumhuriyeti Devleti mağlup konumunda değildir ve asla da olmamıştır. Burada esas olan kanı durdurmaktır. Kanı durdurmak, silah tehdidi ile ve şantaj ile olur ise, buna müsaade edilemez. Diğer önemli bir husus ise, PKK’nın elinde bulunan insanlarımızın serbest bırakılma şartlarıdır. Eğer, bu KCK veya diğer tutuklularla olan bir mübadele şeklinde olacak olur ise, bunu da kabul edilmesi imkân dâhilinde değildir. Zira, PKK’nın elinde bulunan insanlarımız, herhangi bir kanuna muhalefet ile suçlu olan şahıslar değildir. Zor kullanarak dağa kaldırılan vatandaşlarımızdır. Ülkemizdeki tutuklu olanlar ise, Anayasa ve kanunlara karşı suç işlemiş olan insanlardır. Onun için sap ile samanı birbirine karıştırmamak gerekir. Neler olacağını bekliyorum.

n

n Hâlâ benim üzerinde durduğum hususu, tekrar tekrar yazıyorum: Çözümün yapılacağı yer TBMM’dir ve bunun dışında çözüm yeri veya yolu yoktur. Çünkü, devletimizin karşısında, anlaşmaları sürdürecek, meşru bir kuruluş veya devlet yoktur. Gerek İmralı, gerekse Kandil veya diğerleri, yasal olmayan terör örgütleri veya uzantılarıdır. Bunlarla anlaşma imkânı ve zemininin olmayacağı kanaatini taşıyorum. Bana göre sorun, uygulanan kanunlardaki esas alınan kriterlerdeki sorunlardır. Bunların bir kısmı kanunlardan bir kısmı ise, uygulamadaki eksikler olarak ortaya çıkabilir. Bir ileriki sorun ise Anayasa olarak ortaya çıkacaktır. Elbette, daha oraya gelmedik ama, hazırlıklar o yöndedir. Bu konu ile ilgili olarak daha önceki yazımda değinmiştim. Hakkı egemen olması temennisi ile saygılarımı sunarım.

n