Meşhurdur, herkes anlatır bu hikayeyi.
Çünkü bu hikayede asalet ve vefa vardır.
İki samimi yoldaş ve arkadaş bir gün birbirlerinden ayrılmak zorunda kalırlar.
Ayrılırlarken kendilerini birbirlerine hatırlatacak bir parola belirlerler.
Çok basit fakat, bir o kadar da samimiyetlerini ve dostluklarını simgeleyen bir paroladır bu:
'BEN O'YUM'.
Yani ben değişmedim, aynı samimi yoldaşınım ve dostunum demektir.
Güvenebilir, sırtını dönebilir, gönlünü ve kapını açabilirsin. Dün olduğu gibi bugün de yerimde ve sağlam duruyorum.
Günlerden bir gün yoldaşlardan biri diğerini özler ve onu bulup tekrar hasbihalleşmek ister. Araştırma ve soruşturma sonucunda arkadaşının bir memlekette yönetici olduğunu öğrenir.
Doğru oraya gider ve ziyaret etmek ister.
Makamına doğrulur fakat, sekreteri içeri girmesine izin vermez. Ne de olsa üzerindeki kıyafet de pek uygun görülmüyor. Makam sahibi desen, o da yok.
Sekreter hanıma rica eder. Arkadaşı olduğunu söylese de bir türlü inandıramaz.
Sonunda rica ve minnetle küçük bir kartın üzerine yazmış olduğu notun içerde döner koltukta oturan arkadaşına ulaştırmasını ister.
Kartın üzerine aralarındaki parolayı yazmıştır :'BEN O'YUM!'.
Artık isteğinin kabul edilip arkadaşıyla görüşeceği heyecanını yaşamaktadır.
Hayli beklemiştir. Giderek umudunu kaybetmiş, heyecanı yatışmıştır. Tam da bu saatte kartın arkasının yazılı olduğu halde kendisine iade olunmuştur:
Ne yazılmıştır biliyor musunuz? KOCAMAN, 'BEN, O DEĞİLİM!' yazısı yazılmıştır.
Siz, hiç böyle bir kart aldınız mı? Genleri bozulmuş sonradan görme asalet fukarası böyle bir arkadaşınız- dostunuz oldu mu?
Olmadı ise büyük şansınız var demektir. İyi dost seçme yeteneğinizden dolayı sizi kutluyorum.
İyi insan olduğunuz için de duanız kabul olmuş demektir. O halde bana da dua ediniz.
Selam ve sevgi ile… [email protected]