Ülkelerin gelişmişliğinin temelinde bilimsellik yattığı gerçektir. Bu bakımdan, M. Kemal Atatürk 'Hayatta en hakiki mürşit ilimdir' demiştir. Bugün ülkeler arasında gelişmişliğin temel unsuru bilim olarak kabul edilmektedir. Bir ülkenin bilimsel araştırmalara GSMH 'dan ayırdıkları para miktarları, yayınlanan bilimsel çalışmaların sayısı, ARGE çalışmaları bilimselliğin temelini oluşturmaktadır. Bu bakımdan ABD başı çekmektedir. Bilimsel çalışmalar için ayrılan miktarın fazlalığı, ARGE çalışmalarının fazlalığını ortaya koymakta ve o da milli gelirin artması sonucunu vermektedir. Bu döngünüm muntazam çalıştığı ülkeler, gelişmiş ülkeler olarak kabul edilmektedir. Şu anda, sadece ABD, Dünyadaki ülkeler arasında bilim toplumu olarak kabul edilmektedir. Bilimsel çalışmalar ve ARGE sonunda ürettikleri teknolojiyi Dünya'ya pazarlamaktadırlar. Bu ülkede bilimsel çalışmalar için yatırılan her beş dolara karşılık, 95 dolarlık gelir temin edilmektedir. Ayrıca, bu ülkedeki fert başına 35-40 dolar olmak üzere, bilimsel çalışmalara para yatırılmaktadır. Türkiye'nin aksine olarak, Dünyanın bu süper devleti, sanayide ve üretimdeki teknoloji seviyesini, tarımda da uygulamaktadır. Bu ülkede, biz bilim toplumu olduk, sanayimiz Dünyada lider durumda, 'Tarım ütülmektir', tarımla uğraşmayalım dememektedir. Kurduğu bu düzen ile kendinden 5 kat nüfusa sahip Çin'in iki katı GSMH sahip ülke olarak ortadadır. Hayat için, yaşam için, gelişmişlik için, her şey için bilimden başka çıkar yol yoktur. Bilim, Bilim ve yine bilim.
Bilimsel olarak gelişmiş ülkelerin, refah seviyelerine bakarak onlarda sanatın geliştiğini görmek mümkündür. Sanatın gelişmişliği ve sanatta gelişme, bilimsel gelişmenin bir ürünü olarak ortaya çıkmaktadır. Gezdiğim 20 den fazla ülkede gördüğüm en önemli husus ise, onların sanata ve özellikle de sanat eserlerine, yapılarına sahip çıkmaları ve gözleri gibi bunları korumalarıdır. Onlar için iki şey çok önemlidir. Bunlardan birincisi yeşili ve doğayı korumak; ikincisi ise eski eserleri korumaktır. Türkiye'de hiç anlamadığım bir husus, bizde bilimsellik ve modern olma deyince, 'beton severliği' anlıyoruz. Onun içinde bütün şehirlerimizi, sanat ve yeşillik yerine, soğuk, çirkin beton binalarla doldurduk ve doldurmağa devam ediyoruz. Yeşili ve sanat eserlerini korumak ve yaşatmak çok zordur. Aynı zamanda estetik bilincini de gerektirir. Ama beton binaları hemen inşa edebilirsiniz.
Spor ise, bana göre gelişmişliğin 3. aşamasıdır. Ülkemizde spor denilince, futbol akla gelmektedir. Elbette, buna itirazım olamaz. Yalnız, bizdeki futbolun içinde bize ait ne var, onu her zaman merak etmişimdir. İnanın, Türkiye'deki futbol karşılaşmalarını hiç izlemem. Ama, Dünya kupası ve Avrupa Kupası maçlarını hiç kaçırmamam. Bir takım kuracaksınız, ithal olarak transfer edeceğiniz futbolcularla karşılaşmalara çıkacaksınız. Çoğunlukla, seyrederken, bu takımların hangi ülkeye ait olduğuna dair bir tahmin bile yapamayacaksınız. Profesyonel olmayı anlıyorum, yalnız bize ait bir şeylerin olması gerekmez mi? Onun için son yıllarda milli takımımızın aldığı sonuçlar ortadadır. Ayrıca, Türkiye'de diğer spor dallarının Ülke çapında yaygınlığı, başarıları da yok denecek kadar az olarak ortaya çıkmaktadır.
Bilim, sanat ve spor bizim Dünya ölçeğindeki yüz aklarımızdır. Büyüklük, gelişmişlik ve tanınmak ancak bu yolla mümkündür. Yabancı bilim adamlarının isimlerini, icatlarını, sanat eserlerini ve spor insanlarının rekorlarını tekrar ederek bir şey kazanamayız. Saygılarımla.