Belediyelerde en yüksek gelirin sağlandığı dönem son 5 yıllık dönemdi. Bu dönemde belediyelerin ciddi gelirleri oldu ama en yüksek borçlandıkları, neredeyse iflasın eşiğine geldikleri dönem de bu dönem. Bunca imkanlara rağmen borç batağında olmaları ne kadar kötü yönetildiklerinin açık bir belgesi.
Eskiden, 'Devletin malı deniz…' mantığı ile hareket edenler olurdu. Artık o deniz de bitmek üzere. Belediyelerin bu kadar kötü duruma düşmesinin sebeplerinden biri de, aşırı lüks düşkünlüğü ve israftır.
Pahalı araçlar, yüksek fiyatlara kiralanan lüks araçlar ve dudak uçuklatan harcamalar… Akıl sır erecek gibi değil. Belediyelerdeki kiralık araçlar başlı başına sıkıntı. Adam hafta sonları ailesi, sülalesi ile yaptığı pikniğe bile makam aracıyla gidebiliyor. Aracı sanki kendi özel aracı gibi kullanabiliyor. Bırakın üst düzey yetkiliyi, ufak bir birimin başındaki adamın altında bile kiralık lüks araç var. Aylık kiraları 2 bin TL ile 6 bin TL arasında değişiyor. Daha yüksek rakamlara kiralananlar da var tabi ki. Kiralar da belediyeden, yakıtlar da. Şu saltanatı düşünebiliyor musunuz?
Sadece Samsun Büyükşehir Belediyesi'ndeki kiralık araçların sayısının yaklaşık 350 civarında olduğu biliniyor. Bu rakam gerçekten de korkunç. Yazık değil mi bu milletin parasına? Adam saltanat sürecek, evine ekmek götüremeyecek durumdaki insan ise bunun ceremesini çekecek. Başkan Demir, bütçe açığını, suya bu derece yüksek zam yaparak kapatmaya çalışacağına, şu kiralık araç israfına dur deseydi daha mantıklı olmaz mıydı?
Şu araç israfı ile sudaki kayıp kaçaklar önlense, inanın, belki de suya tek kuruş zam bile yapmaya gerek kalmayacaktı. Eğer adam suyu kaçak kullanıyorsa, bunu bulup ortaya çıkarmak ve yakasına yapışıp hesabını sormak belediyenin işi değil mi? Kayıp kaçağı sadece vatandaş mı yapıyor? Belediyelerin para ödemeden kullandığı tonlarca su kayıp kaçak değil mi? Parası ödenmeyen ve her kuruşu vatandaşa yansıyan su paralarının tamamı kayıp kaçaktır. Demek ki, belediyeler işlerini tam yapmıyor. Başta, kendilerinin kullandığı ücretsiz su olmak üzere, özel bir ekiple kayıp kaçaklar önlense, kimsenin de vebaline girilmese… Adam imkanı olduğu halde suiistimal edip suyu kaçak kullanıyor, onun kaçak kullandığı suyun parasını, çoluk çocuğunun rızkından kesip, bin bir güçlükle suyunun parasını ödemeye çalışanın faturasına ekleyip tahsil etmeye çalışıyorsun. Bu, kul hakkı değil de nedir? Belediye personeli görevini layıkıyla yapmayacak, kaçak su kullanma fırsatı verecek, onun parasını da gariban ödeyecek. Olacak iş mi?
Bunun çözümü insanın kendisinde. Kendisine saygısı olmayanın insanlara saygısı olur mu? Suyu bile kaçak kullanmayı düşünen bir kişi, başkasının hakkını düşünür mü?
Meşhur bir atasözümüz var, 'Herkes kendi kapısının önünü süpürse, bütün şehir tertemiz olur.'
Belediyelerde de herkes işini yapsa bu sıkıntılar olur mu?