İslam coğrafyasındaki kan ve gözyaşı denizi bir tünelden geçebilir mi?
Bu karanlık tünelin sona erişini haber veren bir ışık yok mu?
Bu tünelde polise yönelik katliam, 15 Temmuz'un intikamını çağrıştırmaktadır.
15 Temmuz hezimetinin intikamını mı almak istiyorlar?
O zaman bütün bir milleti yok etmeleri gerekecektir.
Genelde bütün bir ümmeti, özelde ise aziz milletimizi yok etmek isteyenlerin akıbetleri, tarih sayfalarından okunabilmektedir.
Herkes biraz tarih okumalıdır.
Geçmişte yılmadık, bugün de yılmıyoruz.
Geçmişte umutsuz olmadık, bugün ve yarın da olmayacağız.
Umudumuz imanımızdır, umutsuzluk küfürdür, imansızlıktır. İman şiarımız olduğuna göre dün yaptığımızı bugün ve yarın da yapacağız demektir.
Dökülen kanımızda ve gözyaşımızda yeni bir bahar yeşerecektir.
Patlayanlar, Irak'ta ve Suriye'de patlayan bombaların kopyasıdır.
Bu uğursuz gecenin bir sabahı vardır. İslam coğrafyasına yönelik yapılan zulümler, yapana ateş olarak geri dönecektir. Hiçbir mazlumun ahı gökte asılı olarak kalmaz, yere iner ve zalimi yakar.
Yunus Emre'nin ifadesiyle;
'Olsun be aldırma Yaradan yardır…
Sanma ki zalimin ettiği kardır…
Mazlumun ahı indirir şahı
HER ŞEYİN BİR VAKTİ VARDIR!'
Batının ve yerli taşeronlarının kör döğüş terörle öldürdükleri masumların kan ve gözyaşı cehenneminden asla kurtulma şansları yoktur. Kanımız vatan toprağını, gözyaşımız ise yüreğimizi besler. Yangınımız ise motivasyonumuzdur.
Bütün şehitlerimize minnet ve şükran ile birlikte Fatihalar borçluyuz.
Gün kenetlenme, sabır, dayanışma ile kavli ve fiili dua zamanıdır,
Selam ve dua ile…