Durmayan kervan mı olur diye sormayın.
Durmayan kervan ölüm kervanıdır.
Bu kervanın son durağı musalla taşıdır.
Merhum C. Sıtkı'nın ifadesiyle bir namazlık saltanat için koştuk Büyük Cami'nin avlusuna.
Uzun yıllar Hacı Hatun Cami'nin imamlığını yapmış Ali Akça hocamız ile Ahmet ve Fatih kardeşlerin annelerine karşı son görevimizi yapmak üzere cami avlusundaydık.
Son dünya durağından ahirete açılan ilk mekandayız, yani mezar başındayız.
Yine iki ölüm haberi: Samsun'un hayırda marka adamlarından biri Ahmet Bayraktar, diğeri ise köyümde akrabalarımdan Hacı Mehmet GENÇ.
Evet, ölüm kervanı durmuyor.
Sıra kimde bilmiyoruz.
Zamanı ve yeri belli olmayan bir beklenti içindeyiz.
Şair, 'ölüm bize ürküntü vermiyor, fakat vatandan ayrılışın ızdırabı zor' dese de ölüm hakiki aşıklardan başka herkese ürküntü verir.
Neden mi?
Yaptığımız her şey, söylediğimiz her söz kaydediliyor. Bu kayıtlar yarın önümüze mutlaka konulacak. Yapan ve söyleyen her azamız da kayıtlardan başka şahitlik yapacaklardır.
Ardından böyle ince hesapların muhatabı olacak hangi insan ürkmez.
Mevlana ve Yunus Emreler gibi aşık olursun.
Ölümü, aşıkın maşukuna kavuşmak olarak düşünürsen elbette ölüm ürküntü vermez, veremez.
Ali Akça ve kardeşlerinin annelerine annemiz duygusuyla hayır dua ediyoruz.
Mevlam rahmetiyle muamele yapmasını diliyoruz. Selam ve dua ile…