Demokrasilerde bürokratik tayinler siyasetçiler tarafından yapılır. Çünkü demokrasilerde ülkeyi yönetenler memurlar değil, seçilmiş siyasetçilerdir.
Dolayısıyla bürokrasi, bir noktada siyasetin uzantısı olmaktadır.
Bir başka ifadeyle; siyasetteki rekabet, bürokrasi çalışanları arasında da devam eder.
Rekabet, her zaman savaşı getirir.
Savaş, “hiledir”.
Siyasetteki hilebazlıkların fazlası her zaman bürokraside cereyan eder. Bürokratlar, yerlerine göz diktikleri arkadaşlarına ister istemez hile yapacaklardır.
Günümüz Türkiye’sinde korkunç bir bürokrasi savaşı vardır.
Bu nedenledir ki, bürokraside savaş hali yaşanmakta ve işler aksamaktadır.
Bürokratların bir kısmı hükümete, bir kısmı ise amirlerine kızarak işlerini aksatmaktadır. Hatta bu hükümetin belli yerlere taşıdığı bazı bürokratlar, bir üst makama taşınmadıkları için iyice işlerini gevşek tutmaya başlamışlardır. Buna ister ihanet, ister nankörlük deyin, fark etmez.
Devletin işleyen çarklarında görev yapan memurlar, öncelikle millete karşı sorumluluklarını yerine getirmeli ve aldıkları maaşın haram-helal olup olmadığına bakmalıdır.
Makamlar, babalarından miras kalmış değildir. Bu millet bir ömür boyu bazılarını sırtında taşımak zorunda değildir. Asalaklaşan bu tür yöneticiler, yaptıkları işin vicdani muhasebesini yapmalıdır. Bu hükümet, bunları bir yere taşırken iyi de daha üst yerlere taşımadığı ya da görevden aldığı için mi kötü olmaktadır.
Vatanseverlik, haram ve helal değerleri müdür iken mi geçerlidir.
Bu ülkenin geleceğini kendileri ile kaim görenler, bir gün öleceklerinin hesabını yapmalıdır.
Sanmasınlar ki kendileri öldükleri zaman bu memleketin işleri yarıda kalacaktır. Bunun için de savaştan vazgeçmelidirler. Boşuna kürek sallamanın lüzumu yoktur.
Selam ve sevgi ile…