Haziran verileri ile başlayan enflasyon gerçekleşmeleri farklı kriz senaryolarını da gündeme getirdi. Herkes daha önce meydana gelen krizlere atıfta bulunarak nelerin gerçekleşebilirliğini tartışmaya açtı. Şahsi gözlemim, Haziran ayında enflasyon verilerini körükleyen patates- soğan ikilisinin dün pazarda oluşan fiyatlara baktığımda hayli suçlu olduklarını gösteriyor. Yeni mahsul ürünler pazara çıkınca iyi ve kaliteli patates 2.5 TL'ye, soğanın ise 3.5 TL'ye satıldığını ve bizim aldığımızı söyleyebilirim.
150 milyar dolar mertebesinde ihracat yapan ve ithalatını kısan bir Türkiye'nin aslında artık krizlerle işi olmaz diye insan düşünmek istiyor. Ama organizasyonları kurma ve planlama konusunda çok büyük eksikliğimizin olduğu da ortaya çıkıyor. Tarımda bir ürün yelpazesi oluşturamamak en büyük eksikliğimizdir. Gelecekte savaşların gıda ve su üzerinden olacağı sıklıkla söyleniyorsa esas büyük krizlere o zaman düşmemek için tarımsal örgütlenme ve organizasyon olmazsa olmazımızdır.
Her işte olduğu gibi bu durumdan da ders çıkartmak gerekiyor. Bu duruma dersi verecek olan hocalar bakın ne diyor:
'BETAM Araştırma Enstitütü Direktörü Prof Seyfettin Gürsel Reuters ile yaptığı söyleşide mayıstaki türbülansın ardından TL'deki değer kaybı ve faizlerdeki yükseliş göz önüne alındığında ekonomik kriz beklemese de sert bir iniş olacağını büyümenin önemli ölçüde düşmesinin kaçınılmaz olduğunu, dolayısıyla sonbahardan itibaren işsizlikte de artışın başlayabileceğini söyledi.
Dış ticaret verilerinin haziranda ithalatta yavaşlamanın devam ettiğini gösterdiğini, ithal edilen yatırım araçlarının nispi fiyatlarını çok artırması ve dolayısıyla da yatırıma sekte vurması nedeniyle TL'deki kayıpların da ithalata yansıyacağını söyleyen Gürsel, 'Faizler aşırı yükseldi. Bu ortamda iç talepte hem tüketim hem yatırımlarda açıkçası bir düşüş bekleniyor. Bu çerçevede Türkiye ekonomisinde ikinci yarıda çeyrekten çeyreğe bir daralmalar (negatif büyüme) muhtemel. Ancak yıllık bazda büyümeyi negatife döndürecek kadar yüksek bir daralma da beklemiyorum. Kısacası ekonomik kriz beklemiyorum ama büyümenin önemli ölçüde düşmesi de kaçınılmaz gözüküyor' dedi.
Üçüncü çeyrekten itibaren bir durgunluk bile öngörülebilir
Gürsel, seçim kampanyası ve öncesinde bozulan makro dengelerin, TL'de yaşanan ciddi değer kaybının tortu olarak kalacağını dolayısıyla enflasyonu önümüzdeki aylarda yukarı itmeye devam edeceğini söyledi.
'Bunun getireceği satın alma gücü kayıpları gibi sorunlar iç talebi etkileyecek ama en önemlisi mayıs ayındaki o şiddetli türbülans faiz hadlerini inanılmaz bir seviyeye çıkardı. Bunun tabii iç talebi özellikle dayanıklı tüketim malları talebini etkilememesi mümkün değil' diyen Gürsel, şöyle devam etti: 'Bunun yansımaları temmuzdan itibaren yavaş yavaş ortaya çıkacak. İkinci çeyrekte bir durgunluk, büyümede aşırı düşüklük beklememek lazım. Nisan verileri ile yaptığımız tahmin yıllık yüzde 6 büyüme gösteriyordu. Ancak temmuzda yapacağımız ikinci tahminde çok daha düşük bir büyüme çıkmasını bekliyorum, üçüncü çeyrekten itibaren bir durgunluk bile öngörülebilir.'
'İniş takımları kaybedilebilir'
İkinci çeyrekte yüzde 5 civarında yıllık büyüme beklediklerini ikinci yarıda da büyümenin yılın tamamında ise yüzde 1-2 civarına düşebileceğini belirten Gürsel, 'İthalatta nisan ve haziranda miktar olarak gerileme oldu. Temmuzda da ciddi gerileme varsa o zaman bu durgunluk ya da düşük büyüme senaryosu gerçekleşmeye başlamış demektir. Ekonomide bence sert bir iniş olacak, uçak parçalanmaz ama iniş takımlarını kaybedebilir' dedi.
Büyümede düşüşün istihdamı da sekteye uğratacağına dikkat çeken Gürsel, 'En yakın geçmişteki örneği 2016'daydı, yüzde 3.2 büyüme işgücü sürekli arttığından işsizlik oranında müthiş bir yükselişe neden oldu. Bunun bir benzeri bu yıl ikinci yarıda yaşanabilir. Büyümede bir tökezleme 1-2 ay gecikme ile istihdama da yansıyor. Dolayısıyla sonbahardan itibaren işsizlikte artış başlayabilir' diye konuştu
İşsizlikteki artışın Mart 2019'da yapılması planlanan yerel seçimler öncesinde seçmeni etkileyebileceğini, hükümetin de endişeye kapılabileceğini söyleyen Gürsel, 'O zaman da makro dengelemeyi tekrar ertelerler mi, yeniden bir takım doping muslukları açılır mı bunlar önümüzdeki ayların ekonomi gündemi olacak' dedi.'