Her yanlışın ardında...
Ya ekonomik nedenler...
Ya da bilinç zafiyetleri vardır...
Siz ne kadar mükemmel işleyen sistemler kurarsanız kurun...
Bu sistem içindeki temel yapıyı oluşturan insan unsurunun...
Bilinç düzeyini yükseltemediğiniz takdirde...
Arzulanan sonuç...
Hedef çıktı elde edilemez!
***
Mesela...
Siz gözden uzak...
Modern tesislerde...
Hijyen ve temizliğe riayet edilerek...
Kurban kesilmesini isteniz de...
Örf ve ananelere bağlılıktan kaynaklanan davranış biçimi...
Bilinci zaafa uğratır...
Bir de buna...
Modern tesislerin kullanılmasının ekonomik maliyeti eklenince...
Yine...
Herkesin bildiğini okuduğu...
Geçmişte görülen manzaraların tekrarlandığı...
Kanun, yasa ve yönetmelik olmasına rağmen...
Uygulama zafiyetleri nedeniyle inandırıcılığının bulunmadığı...
Yanlış uygulama kültürüne geri dönersiniz!
***
Siyasette de böyledir...
Seçmen kararlarını...
Partisel tutucuğuluğun dışında etkileyen unsurların başında ekonomi gelir...
Seçmen, ekonomik olarak kazanımlarına göre...
Sandıkta oyunun rengini belirler...
Kimi için ihale...
Kimi için iş...
Kimi için zam...
Kimi için başka bir çıkardır...
Bir de bilinç vardır...
Her bireyin kendi beyni ve vicdanı içinde değerlendirdiği olayların sonucunda...
Bazen ülke...
Bazen şehir...
Bazen ailesi...
Bazen de kendisi için hayal ettiği geleceğin...
Kiminle sağlanabileceğini...
Kendi iç mantığında hesaplayarak karar verir...
Onda da...
Günlük ekonomik kaygılar olmasa bile...
Geleceğe yönelik beklentiler, umutlar ve hayaller rol oynar!
***
İkisi arasındaki sıralamada ise...
Öncelik ekonomidedir...
Yani...
Aç iken beyinle düşünülmez...
Mide hep ön plandadır...
Mide doyup, gelecek için açlık korkusu duymadığında...
Beyin özgür bırakılabilir...
Ki o zaman da devreye bilinç girer!