Hayatımız ekonomi üzerine kurulmuş durumdadır. Hayat bir fatura ile sonraki faturayı ödeme arasında sıkışmış vaziyette! Bu durumda herkes bir beklenti ve hesap içinde olmak durumunda ve bu aslında çok sıkıntılı bir durum! Ünlü düşünür İbni Haldun meşhur eseri Mukaddime'de şöyle der: ' Bir belde halkı tüm vaktini ' Bu ayın sonunu nasıl getireceğim?' derdiyle uğraşırsa o beldede gelişme ve ilerleme olmaz' der. Aslında bizim de ülke bütününe baktıkça durumumuz bu ve siyasi bakımdan bu kötü bir durum! Hükümet radikal ve farklı tedbirler almalı ve kendi içinde tasarrufu ön planda tutmalı. Çünkü piyasalar çok farklı konulardan bahsediyor ve bu söylemlere kulak vermek gerekir.

Ekonomist E. Sağlam Hürriyet'teki köşesinde 'Ekonomik gidişat için Nisan senaryoları' başlıklı yazısında piyasalarda oluşan beklenti, umut ve karamsarlıkları derlemiş ve hayli ilginç verilere ulaşmış, Piyasalarda oluşan beklentileri şöyle anlatmış: 'Daha Mart ayının ortasına gelmeden, piyasalarda Nisan ayına ilişkin yoğun senaryolar konuşuluyor. Ekonomik gidişat konusunda Nisan-Mayıs aylarının belirleyici olacağı konusunda genel bir beklenti var. Ancak beklentilerin yönü oldukça farklı.

Esnaf kesimine baktığınızda, yayılan iyimser senaryoların etkili olduğunu görüyorsunuz. Bir süredir esnaf kesiminde var olan, 'iş var ama nakit yok' yakınmalarından hareketle, Nisandan sonra piyasaların açılacağı, piyasadaki paranın bollaşacağı gibi bir beklenti oluşturuluyor. Bu beklentiyi dile getirenlere gerekçesini sorduğunuzda, 'demokratik haklarda hükümet yumuşamaya gidip Batı'yla arasını düzeltecekmiş, o nedenle piyasaların açılmasını bekliyoruz' yanıtı alıyorsunuz. Bu gerekçeyi kimlerin dile getirdiğini sorduğunuzda ise çevrelerindeki hükümete yakın iş insanlarını işaret ediyorlar. Aynı beklentinin konut kesiminde var olduğuna şahit oluyoruz. Örneğin her zaman Şubatta piyasaların açıldığını söyleyen bir emlakçı, bu yıl olmadığını ama nisandan sonra açılmasını beklediklerini söylüyor.

Hükümetin 'Hapisteki gazetecilerin neden şimdi serbest bırakıldığı' konusunda kendi tabanını tatmin için, el altından 'piyasaların açılması için mecburen yapıyoruz' gerekçesini yaymasının etkili olduğu düşünülebilir.

Özetle; günlük piyasa hareketlerine ilişkin özellikle esnaf kesiminin yakınmaları yoğun ve işlerin açılacağı yönündeki senaryolara dört elle sarılıyorlar.

Daha büyüklerde ise beklentilerin çok daha karmaşık olduğunu, daha doğrusu çelişkilerin hakim olduğunu söyleyebiliriz. Bir yandan hala 'erken seçim olabilir mi?' sorusunun yanıtını aramaya devam ederken, öte yandan ise 'başımıza gelecek bir iş var ama...' tedirginliği içerisindeler. Özellikle Afrin ve Münbiç olaylarının nereye evirileceği, ABD'den gelebilecek cezalar ve yaptırımlar konusunda gelen çelişkili duyumların belirsizliği içindeler.

Ancak ABD ile sıkı teması olan, yakın zamanda ABD'de gidip resmi çevrelerle temasta bulunmuş iş insanlarının çok daha karamsar olduğunu söylemeden edemeyeceğiz. 'Son dönemde ABD'yi ziyaret eden hemen herkes enseyi karartıp dönüyor' dersek, hiç de abartılı olmaz.

YAPTIRIMLARIN BOYUTU

Finans kesiminde ise yine nisana ilişkin ciddi bir beklenti var. Uluslararası yatırımcıların Türkiye'ye gelmeye devam ettiği ama onların da artık 'dönüşümüz ne zaman olmalı?' sorusunun yanıtını aradıkları, görüştükleri kişilere yönelttikleri sorulardan belli oluyor. Bir bankacı 'Yabancılara sanki birileri Nisana kadar bir şey olmaz, sonrası belli değil demiş' dedi.

ABD'de yakın zamanda görüşmeler yapmış kaynaklar, ABD ile Türkiye arasındaki görüş ayrılıklarını çözmek için kurulan komisyonlara rağmen, sert bir havanın hakim olduğunun altını çiziyorlar. Özellikle Kongre çevrelerindeki büyük tepkinin açıkça belli olduğunu, yaptırımların ciddi bir şekilde, hem de çeşitlendirilerek, açıkça dile getirilmeye başladığını söylüyorlar.

Bu arada Zarrab davasında nisandan başlayıp temmuza kadar sürecek bir süreçten, ABD Hazine'sinden çıkacak cezanın nisan ayında belli olup, ilk rakamın yüksek olabileceğinden sıkça söz edilmeye başladı. S-400 alımı nedeniyle çeşitli kurum ve kişilere gelecek cezalar konusunda da bir hayli spekülasyon bulunduğunu, 'Türkiye'deki tutuklu ABD'li rahibin sağlık durumu'nun ilişkiler açısından çok büyük bir sorun görüldüğünü söylemek gerekiyor.

Önümüzdeki kısa döneme ilişkin tek olumlu beklenti bu ay sonunda yapılacak AB zirvesine ilişkin. Ancak bu zirve hükümetin körüklediği kadar piyasada olumlu bir hava yaratabilecek mi, ne sonuç çıkacak, hep birlikte göreceğiz.'

20 Mart itibariyle doların 3.94 TL., Euro'nun 4.85 TL. bandında seyretmesi bu projeksiyonları önemsememiz gerektiğini gösteriyor. Herkes hesabını çok iyi yapmalıdır. Başta tabii ki Hükümet!