Zorlu yaşam hikayeleri…
Dinleriz dinlemesine de…
Günlük yaşamda unuturuz hep anlatılanları.
Saatlerce hayvan sırtında getirip sattıkları odunla gaz yağı ve tuz alarak köyüne döndüğü öyküleri çok dinlemişimdir babamdan.
Bugünkü kazanımlara şükrederken, elimizdeki değerleri fark edebilmek.
Neredeydik nerelere geldik?
Çocukken bayramlarda alınan ayakkabı hikayeleri hepimizde vardır.
Biz ortaokul sıraları tanışmıştık Sümerbank ayakkabılarıyla.
Biricik annemizin el emeği göz nuru kazaklarını giyip onun sevgisiyle ısınırken geçenlerde benim için ördüğü kazağı bana uzattığı sıra da hep bunlar geldi aklıma.
O günlerden bir giyilenin nerdeyse bir daha giyilmediği bu günlere.
Artık adlarını bile bilmediğimiz çeşit çeşit markalı ayakkabılar…
Pantolonlar, gömlekler mi dersiniz…
Bir simidin lüks sayıldığı dönemlerden, envaı çeşit pastalar, börekler, şekerlemeler, tatlılar.
Kardeşimin yetmişli yıllarda misafir kaldığımız köyde çarşı ekmeği diye tutturduğu o güzel anıyı ise yakınlarımız sık sık dile getirir.
Ekmeğin sofralara geliş öyküsü ise bambaşka.
Geçtiğimiz günlerde Atakum ilçemiz Erikli köyündeydim.
Köyün delikanlısı Abdulkadir 'Abi sizleri köyümüzün değirmenine götüreyim' deyince tanıştık yılların yorgunu su değirmeniyle.
Bir tarafta teknolojiye boğulan donanımlı fırınlar...
Diğer tarafta zorlukla ayakta kalan değirmenler.
Su sesi ve değirmen taşının gürültüsü aslında bir mesajdı.
Erikli 'deki değirmen bizleri farklı bakış açısına yöneltti.
Modern yaşamın ( ) içinde doğal haliyle yıkılmamaya çalışıyordu.
Duvarlarında kertenkelelerin dolaştığı, çevresinde yılanların konakladığı, taş duvarlarında örümceklerin ağlarını örerek mekan tuttuğu değirmen kendisinden istenilene asla hayır demiyor.
Suyun çarka, çarkın taşa verdiği enerji.
Mısır tanelerinin değirmen taşının altında un haline getirilişi.
Tüm ayrıntılarıyla doğallık akıyordu Eriklideki su değirmeninden.
Onun talebi yok ama insanoğlu biraz bu konuda vefasız değil mi?
Tarihin derinliklerinde kaybolup gitmek istemiyor bu değer.
Zorlukların arasında üretimdeki bu ayrıntı iyi görülmeli.
Ona sahip çıkılırsa toplumsal hafıza dinamikliğini koruyacak.
Bizlerde o zaman geçmişimizi unutmayacağız.
Gelişen teknoloji geçmişin zorluklarını unuttururken
'Erikli'nin Direnen Değirmeni' inatla herkese soruyor.
'Bu direnişimin sizler ne kadar farkındasınız?' diye.