Anadolu bereket fışkırıyor.
Doğa dört bucakta muhteşem
Ormanı zengin, suyu bol…
El değmemiş kaynaklar sahibini bekliyor.
Böylesi bir coğrafyada yaşayıp.
Toprağın tozunu yutup, suyunu içenler…
Bu coğrafya kimleri barındırmadı ki…
Tarihe bakınca herkes sanki herkes birbiriyle yarışmış.
Mümtaz şahsiyetlerin sözleri bizler için reçete niteliğinde.
Nereye baksan geçmişten günümüze iz bırakan şahsiyetlerin özverileri.
Hep insana bir şey kazandırma çabası.
Karacaoğlan’dan Mevlana’ya…
Pir Sultan Abdal’dan Hacı Bektaş-ı Veliye…
Ömürlerini başkaları adına tüketenler…
Kendini insan yetiştirmeye adayanlar…
Ben sözcüğünden uzak insanlığa sorumluluk duyanlar.
Yaşantımıza dokunan her yerde onlar.
Teknolojide Mimar Sinan gelmiş geçmiş en büyük dahi değil mi?
Eserlerindeki incelikler asırlar sonra hayret uyandırıyor.
Manevi doygunluğu hedefleyenlerden biriside Hacı Bayram-ı Veli.
Anlayabilene derya deniz.
O değerin izlerini bünyesinde barındıran Ankara.
Geçtiğimiz günlerde adını aldığı camideydim.
Büyük çaba harcanan geniş alanda, bu değeri ayakta tutmaya çalışılan görselliklere tanık oldum.
Yıllar öncesinde dar alana sıkıştırılan Hacı Bayram-ı Veli Cami ve çevresini bugünkü haliyle görünce hakikaten mutlu oldum.
Tertip, düzen, bakım…
Harcanan emeği takdir etmemek elde değil.
Ankara kalesindeki bayrağın süzülmesini seyrettiğimiz külliyeye dönüşen bahçe ülkenin dört köşesinden gelenleri ağırlıyor.
Sadece bahçesi değil ki.
Mekânın çevresinde büyük bir yenileme.
Çevresindeki evler tek tek elden geçmiş.
Ve o evler sivil toplum örgütlerinin hizmetine sunulmuş.
Ankara’nın Manevi Değeri Hacı Bektaş–ı Veli Camisinde hiçbir masraftan kaçınılmamış.
Türbesinin de bulunduğu alan her gün ziyaretçi akınına uğruyor.
Yeni doğan bebeğinden, yaşlısına kadar…
Yaz aylarının bunaltıcı sıcağına rağmen, Ankara’nın Manevi Değer’i etkiledi bizi.
Başkente büyük katkı sağlamış külliyeye.
Mutlaka uğrayın derim.